Rahim iç dokusu olan ve gebelik için her ay düzenli şekilde hazırlık yapan endometrium dokusu, bunu sağlamak için hormonların desteğiyle her ay kalınlaşır. Eğer yumurta ve sperm hücresi döllenemez ve gebelik gerçekleşmezse, yumurtalıklardan salınan hormonlar kesilir. Bu etkiyle endometrium dokusu döngüyü bitirir ve adet kanaması şeklinde dökülür. Bu özelliği gösteren hücreler sadece rahimdeki endometrium dokusunda olur. Vücuttaki herhangi bir anormal durumda yani dengenin bozulmasında, endometrium hücrelerinin rahimden dışarıya taşınması durumunda, kadınlarda endometriozis hastalığı oluşur.
Hastalık odaklarda zamanla biriken kan artıkları bulundukları yerde kırmızı renkten kahverengiye ve siyaha doğru değişir. Çikolata kisti yumurtalıktaki kanın birikmesiyle ortaya çıkmaktadır. Kistin içeriğinde olan sıvı erimiş çikolatayı andırdığından, kist bu isimle anılmaktadır.
Endometriozis ( çikolata kisti ) hastalığında hücrelerin en fazla yerleştiği alan yumurtalıklardır. Hücreler vücutta başka alanlara da yerleşebilir. Yumurtalıkta daha fazla etkili olan bu doku zaman içinde kistleşerek, çikolata kisti denilen yapılara dönüşür. Rahmin iç dokusunun her ay gösterdiği davranışı, diğer alanlara ve yumurtalıklara yerleşen hücrelerde gösterir.
Yani her ay rahimdeki gibi kalınlaşır ve kanamayla dökülürler.
Ancak bu organlar rahim gibi dışarıya açılmadığından, meydana gelen kanama burada birikerek kistleri oluşturur. Bu endometrium dokusunun yerleştiği her yerde görülebilir. Zamanla bu kanamaların etkisiyle çevredeki organlarda yapışıklıklar ve olumsuz etkiler meydana gelir.
Endometriozis (çikolata kisti) kimleri daha fazla etkiler?
Kadınlarda doğurganlık çağında ortaya çıkan endometriozis, hiç belirti vermeden bile herkeste etkili olabilir. Kadınlarda % 3-5 oranında etkili olabilen endometriozis, çocuk sahibi olmakta zorlanan kadınları ise % 40 kadar etkilemektedir.
Özellikle ailesinin birinci derecedeki bireylerinde endometriozis tanısı konmuş olan kadınlar, hastalık açısından yedi kat fazla risk taşımaktadır. Bunun nadiren menopoza girmiş olan kadınlarda ve genç yaşında olan kadınlarda etkili olduğu görülmüştür. Çok ender şekilde erkekleri de etkilediği bilinmektedir.
Endometriozis (çikolata kisti) hastalığı nasıl oluşur?
Bu hastalığın kadınları neden etkilediği, hangi etkenlerin etkisiyle oluştuğu kesin olarak bilinmez. Ancak bunun için bazı teoriler üretilmiştir. Bu teorilerin içinde en fazla kabul görenlerden biri, kadınların genetik yatkınlığından ve karın içinde bazı yüzeylerin ya da dokuların hücrelerinde oluşan yapısal değişiklik yüzünden bunların rahim içi dokusunun davranışını göstermesidir.
Başka bir teoride rahmin iç dokusunun fallop tüpleriyle vücudun diğer bölümlerine taşınmasıdır. Retrograd mesturasyon teorisi denilen bu teori olabilecek ve mantıklı olan teori kabul edilmektedir.
Endometriozis (çikolata kisti) nasıl belirti vermektedir?
Hastalarda olan belirtilerin en sık olanı adetlerin şiddetli ağrılı olmasıdır. Ağrıların en önemli özelliği başladığında hafif seviyede olması, adet kanamasının başlamasında en şiddetli dönemi yaşaması ve daha sonra azalmasıdır. Hastalık odaklarının salgıladığı prostaglandin etkisiyle rahimde olan kasılmalar şiddetli ağrıların oluşmasını sağlamaktadır. Ağrıların şiddeti çikolata kistinin derecesiyle alakalı değildir. Kist hafif evrede olduğunda, ağrılar şiddetli olabilir.
Ağır evrede ise, ağrılar hafif derecede olabilir. Ağrıların hastalıkla ilgili belirtisi erken zamanda başlamasında ve uzun sürmesinde olur. Bu şekilde duyulan ağrılarda, hastalığın ileri evrede olduğu anlaşılabilir. Ağrılar kadında adet kanamasından birkaç gün önce etkili olmaya başlar ve kanama devam ettiği sürece sürer. Ayrıca ağrıların ağrı kesici ilaçlarla geçmesi genellikle mümkün olmaz. Ağrılar sadece adette olan rahim kasılmalarıyla etkili olmaz. Bazı hastalarda bel ağrısı, kasık ağrısı ve bacak ağrısı da olabilir. Cinsel ilişkide yaşanan ağrının sebebi de çikolata kisti olabilir.
Çikolata kisti hastalarında görülen en önemli belirtilerden biri çocuk sahibi olamamalarıdır. Kadın kısırlığında % 10-20 oranında endometriozis hastalığı etkili olmaktadır. Hastalığın hafif ve orta seviyesinde kısırlık etkisi görülmesi genellikle olmaz. Ancak şiddetli olgularda ise, kısırlık sıkça görülmektedir. Çikolata kisti yumurta ve folikül gelişimini olumsuz etkilemektedir. Kistin neden olduğu yapışıklıklar da, üreme sisteminin fonksiyonunu bozar.
Endometriozis hastalığındaki şikâyetler
Hastalarda meydana gelen yakınmalar arasında, kronik pelvik ağrısı, sancılı adet görülmesi, kısırlık, sıkça dış gebelik oluşması, belde ve sırt bölgesinde ağrı, cinsel ilişkide ağrı olabilir. Bunun dışında ağrıların bacaklara vurması, karın ağrısı, kabızlık ve ishal görülmesi, makatta ağrı, kanlı dışkılama, makatta kanama ve idrarda kan olması, kistin yaptığı baskıyla sık idrara çıkma, idrarda yanma gibi etkiler olabilir. Ayrıca vücutta dışa açılan burun gibi yerlerde kanama olması ve morarmalar görülebilir.
Endometriozis ( çikolata kisti ) tanısı nasıl konulur?
Hastalığın tanısının yapılması için, hastalık odaklarının direkt görülmesi ve dokudan alınan parçaya patolojik inceleme yapılması gerekir. Bunun için yapılan laparoskopik uygulamada hastaya hem tedavi uygulanabilir, hem de kesin tanı konulabilir. Hastanın yakınmalarından çikolata kistinin varlığı hakkında şüphe duyulması ve hastada kısırlık sorunu olması halinde tanısal amaçlı laparoskopi yapılabilir. Bu şekilde hastada olabilecek lezyonlar, yapışıklıklar rahatlıkla incelenebilir.
Hastalarda laparoskopi öncesinde, tanıya yardımcı olabilecek tetkiklerin arasında vajinal ultrasonografi gelmektedir. Bu şekilde büyük olan çikolata kistleri görülebilir, laparoskopi sırasında gözden kaçmış olan derin alanlarda bulunan kistler belirlenebilir. Bu inceleme sırasında belirlenen kistik yapıların çikolata kisti olmasından şüphe duyulursa, yumurtalık kanseri tetkiklerinde kullanılan tümör belirteci Ca125 markerin kandaki incelemesi yapılabilir. Bu değer endometriozis hastalığında da yüksek çıkmaktadır.
Endometriozis ( çikolata kisti ) evreleri nelerdir?
Hastalığı evrelere ayrılmasında, kistlerin yerleştiği bölge, hastalık odaklarının yayılımı, derinliği ve büyüklükleri değerlendirilir. Birinci evredeki kistler minimal olanları, ikinci evredeki hafif olanları, üçüncü evrede olanlar orta şiddettekileri, dördüncü evrede olanlar şiddetli çikolata kistinin göstergesidir. Hastalık nedeniyle oluşan bulgular, hastalığın evresiyle bağlantılı değildir.
Endometriozis ( çikolata kisti ) tedavisi nasıl yapılır?
Hastalığın oluşum nedeninin tam olarak bilinmemesi gibi, tedavisi de tam olarak bilinmemektedir. Burada hastalar için uygulanan tedavilerde ağrıların azaltılmasına ve kısırlık sorununun giderilmesine çalışılır. Bu sorunların tedavisi için, tıbbi ve cerrahi yöntemlerden faydalanılır.Tıbbi tedavilerin hizmeti ağrıların azaltılması ve dindirilmesi içindir. Çikolata kistinin östrojene bağımlı olması nedeniyle, tedavide bunun üzerine kurulmuştur.
Kadının yaşamında östrojenin farklı değerlerde olduğu gebelik döneminde ve menopoz döneminde çikolata kistleri engellenmektedir. Bunun için tıbbi tedavilerde kadında bu dönemler oluşturulmaya çalışılır. Kadının yapay olarak menopoza girmesi, gebe olması sağlanır. Buradaki hedef çikolata kistini etkileyen östrojenin etkinliğini kaldırmak ve hastalık odaklarını baskılamaktır.
Doğum kontrol hapı verilen kadınlarda gebelik durumu, danazol veya GnRH analoğu verilen kadınlarda yapay olarak menopoz dönemi oluşturulmaya çalışılır. Tıbbi tedaviler uzun süreli uygulanamadığından, kadın için kesin tedaviyi sağlamaz. Bunlar geçici olarak kadının rahatlamasına yardımcı olur ve yapılacak cerrahi tedavi öncesinde kistlerin biraz olsun küçülmesini sağlayarak, ameliyatın daha rahat geçmesine yardımcı olur. Tedavilerin uygulanması en fazla 6 ayı bulabilir. İlaçların bırakılmasından sonra çikolata kistleri eski hallerine geri döner.
Hastalarda cerrahi tedavinin uygulanması, kısırlık sorunu gidermekte etkili olur. Bu sorunda ilaçların bir faydası olmaz. Özellikle şiddetli çikolata kisti olmasında, cerrahi tedavi uygulanır. Bunun için kapalı ameliyat yani laparoskopik yöntem tercih edilir. Ameliyattan sonra kadınların çoğunluğu gebe kalabilir. Ancak kendiliğinden gebe kalamıyorsa, yardımcı üreme yöntemlerinden destek alınabilir.