Hamilelik başladığı andan itibaren birtakım şikayetlerin de yaşanması kaçınılmazdır. Bu şikayetlerden en sık olanlardan birisi nasıl ki kabızlıksa, bir diğeri de kesinlikle kaşıntıdır. Anne adayının özellikle gebelikle birlikte genişleyen, büyüyen, gerilen göbek, basen ve göğüsleri olmak üzere, neredeyse bütün vücudu zaman zaman kaşınmaktadır. Anne adayının yaşamını sekteye uğratacak kadar, yaşam kalitesini düşürecek kadar şiddetli olmadığı sürece gebelikte kaşıntı normal ve geçici bir durumdur. Ancak gebelik kolestazından kaynaklanan kaşıntı sorunu çok ciddi ve tehlikelidir.
Gebelik kolestazı, çeşitli nedenlerden dolayı karaciğerde safra atılımını yavaşlatarak ya da durdurarak kaşıntılara sebep olabilmektedir. Gebelik kolestazı dolayısıyla, anne adayında sarılık, karaciğer yetmezliği, bebek için de erken doğum, nefes zorluğu ya da ani ölüm gibi riskler ortaya çıkabiliyor.
Hamilelik sürecinde her şey çok iyi giderken, tüm etkenler olması gerektiği gibiyken bir anda ortaya çıkan çok şiddetli kaşıntılar hamilelik sürecini tam anlamıyla kabusa çevirebiliyor. Anne adayı çoğu zaman nedenini bilemediği ve bir türlü geçmeyen kaşıntılarla çok zorlu bir durumda kalır. Aslında anne adayı gebelik süresince düzenli olarak doktor kontrollerine gidiyorsa bu kaşıntıların bebeğe hiçbir zararı yoktur, ancak kaşıntılarla yaşamak zorunda kalan kadın için her şey çok can sıkıcıdır. Zira anne adayı şiddetli kaşıntı dolayısıyla gece uykusundan uyanır, kimi zaman cildine zarar verecek bir şiddetle kaşınır.
Gebelik kolestazı nedir?
Gebelikte ciltte kaşıntı şikayeti gayet normaldir. Ancak gebeliğin özellikle 30. haftasından sonra yaşanan çok şiddetli ve normal dışı bir kaşıntı sorunu kesinlikle müdahale edilmesi gereken bir şikayettir. Gebeliğin 30. haftasında sonra safra asitlerinin, safra yollarındaki akımının yavaşlaması ve durmasından kaynaklanan çok şiddetli bir kaşıntı sorunu gebelik kolestazı şeklinde adlandırılır.
Bilindiği üzere karaciğerde safra kesesi var ve karaciğer safra üretimi yapmaktadır. Safra asitleri, safra kanalları sayesinde safra kesesinde birikip bağırsağa doğru salınıyor. İşte bu safra akışının olması gerektiği düzeyde olması özellikle yağda eriyen vitaminlerin emilimleri açısından çok önemlidir.
Gebelik kolestazında neden kaşıntı olur?
Yukarıda da anlatıldığı gibi karaciğerde üretilen safra asitleri, safra kanalları sayesinde safra kesesinde birikip bağırsağa salınmak durumundadır. Ancak bir sorundan dolayı bu safra asitleri dışarı atılamazsa kendini şiddetli kaşıntı ile gösteren gebelik kolestazı ortaya çıkıyor. Nedeni tam olarak bilinememekle birlikte gebelikte bu akım durması ya da yavaşlamasından kaynaklı kaşıntı sorunu sıklıkla yaşanmaktadır. Anne adayının kanında safra asitleri miktarı arttığı zaman hemen kaşıntı yapmaya başlıyor.
Hamilelikte her kaşıntı gebelik kolestazından mı kaynaklanır?
Hamilelikte her kaşıntı gebelik kolestazının işareti olmayabilir. Zaten gebelikte dayanılabilir düzeyde cilt kaşıntısı da normal kabul edilir. Anne adayı doktora başvuracak kadar şiddetli bir kaşıntı sorunu yaşadığında öncelikle ciltten mi yoksa karaciğerden, safradan gelen bir kaşıntı mı, yani kolestaz mı diye araştırılır. Genellikle anne adaylarında ilk 3 aylık süreçte sonra kaşıntı şikayeti sıkça yaşanır. Ancak gebelikte tüm kaşıntı şikayetlerinin sadece % 3 – 10’u gebelik kolestazından kaynaklanır.
Hamilelikte kaşıntı şikayetinin başka ne gibi sebepleri vardır?
Gebelikte kaşıntıya sebep olan pek çok etken vardır. Öncelikle gebelikte progesteron hormonu arttığı için deride bir pullanma, kaşıntı yaşanır, ancak genellikle bu sorun basit nemlendirici kremlerle tedavi edilir. Gebeliğin özellikle ilk 3 ayı içinde özellikle duştan sonra nemlendirici krem, zeytinyağı gibi doğal besleyici yağlar veya bebe yağı sürerek cildi nemlendirerek bu kaşıntılar önlenebilir.
Fakat anne adayı kaşıntıyla birlikte halsizlik, yorgunluk hissediyorsa, özellikle gündüz saatlerinde halsizse ki genellikle bu anne adayları geceleri uykusundan kaşıntıyla uyandığı için gece uykusunu tam olarak alamaz. Bir de geceleri aşırı kaşıntıdan dolayı cildi deforme edecek kadar, kimi zaman kanatacak kadar sert kaşınıyorsa kolestazdan şüphe edilir. Unutulmamalıdır ki; gebeliğin rutin şikayeti şeklinde hissedilen kaşıntı sadece nemlendirmekle geçerken, gebelik kolestazından kaynaklanan kaşıntı bu şekilde geçmez.
Gebelik kolestazı konusunda kimler risk grubundadır?
Öncelikle gebelik kolestazının genetik faktörlere dayandığı bilinmektedir. Bu sorunda risk grubu çeşitli ülkelere göre değişebiliyor. Genetik yatkınlığın yanında bir de hormonsal faktörlerin de gebelik kolestazının ortaya çıkması konusunda etkili olduğu bir gerçekken, birtakım uzmanlar yaşam ve beslenme gibi çevresel koşulların da etkili olduğunu savunmaktadır.
İlk gebeliğinde kolestaz geçiren kadınların sonraki gebeliklerinde de aynı sorunu yaşama riski nedir?
Gebelik kolestazının çoğunlukla genetik ve hormonsal etkenlere bağlı olarak ortaya çıktığından bahsedildi. Hal böyle olunca da bir sonraki gebelikte de aynı genetik özellikler ve hormonsal durum söz konusu olacağı için ilk gebelikte kolestaz geçiren anneler, sonraki gebeliklerinde de yüksek oranda bir riskle gebelik kolestazı ile karşılaşmaktalar.
Kolestaz neden gebelikte ortaya çıkıyor?
Gebelik kolestazına sebep olan risk faktörlerinin de etkisiyle gebelikte yüksek östrojen hormonunun bu soruna yol açtığı şeklinde bir yorum yapılmaktadır. Zira bu sorunun tekli değil, çoğul gebeliklerde görülme riski daha fazladır. Çünkü östrojen hormonu çoğul gebeliklerde daha yüksek bir şekilde salgılanmaktadır.
Gebeliğinde kolestaz geçirmiş bir annenin kız çocuğunda da kolestaz görülür mü?
Gebelik kolestazının ortaya çıkmasında genetik faktörlerin etkili olduğu bilinmektedir. Ancak gebeliğinde kolestaz geçiren her kadının kız çocuklarında da böyle bir sorun mutlaka olacak diye bir kural yoktur. Ancak kromozomlardan geçme riski vardır.
Gebelik kolestazından korunmak için bir beslenme önerisi var mı?
Uzmanlar henüz gebelik kolestazından korunmaya yardımcı olacak bir beslenme programından bahsetmemekteler.
Gebelik kolestazı Türkiye’de ne kadar sıklıkla gözleniyor?
Gebelik kolestazı ne dünyada, ne de ülkemizde çok da seyrek rastlanan bir sorun değildir. Zira Türkiye’de 200 – 1000 doğumda bir gebelik kolestazı görülebiliyor.
Gebelik kolestazı tanısı nasıl konur?
Gebelik kolestazı sorunundandan şüphe edildiğinde kesin tanı koymak için kandan serum safra asidi alınır ve testle ölçüm yapılır. Bu ölçüm her laboratuvarda yapılamadığından daha sık kullanılan karaciğer fonksiyon testlerindeki yükselme beraberinde karaciğerde herhangi bir hastalığın bulunamaması, viral hepatit ve safra taşlarının dışlanması ile kolestaz tanısı konabiliyor.
Bu uygulamaların yapılamadığı vakalarda ise; hasta öncelikle bir dermatoloğa gönderilir ve kaşıntıların dermatolojik kaynaklı olmadığı saptanır. Dermatolojik bir sorun tespit edilmezse, karaciğer değerlerinde bir yükselme olduğunun gözlenmesi, daha sonra ultrasonda karaciğer ve safra kesesine bakıldığında karaciğer ve safra kesesinin anatomik olarak normal gözlenmesi sonucunda kolestaz tanısı konur.
Gebelik kolestazı nasıl tedavi edilir?
Gebelik kolestazının tedavisi konusunda tek ve kesin bir yöntem yoktur, ancak bu amaçla bazı ilaçlar denenmiştir. Belirlenen ilaçlar arasında günümüzde en sık kullanılan ilaç uredeoksikolik asid ursofalk adı verilen ilaçtır. Zira bu ilaç safra asitlerini düşürmekte çok başarılıdır. Ancak bu ilca ya da başka bir ilacın gebelikte doktorun reçete etmesi dışında her hangi bir şekilde kullanılmaması çok önemlidir.
Gebelik kolestazı tedavisinde kullanılan ilacın bebeğe bir zararı var mı?
Gebelik kolestazı tedavisinde doktor kontrolünde kullanılan ilaçların bebeğe herhangi bir zararı yoktur. Zaten gebelikte güvenli olduğu kanıtlanmış ilaçlarla tedavi yapılmaktadır.