Kanser, kadın, erkek, yaşlı ve çocuk her yaştan kişide görülebilen en ciddi sağlık sorunlarının başında gelmektedir. Günümüzde her beş saniyede bir, bir kişi kanser sebebiyle hayatını kaybetmektedir. Kanser, özellikle kadınlarda kısırlığa yol açabilir ve erken menopoza sebep olabilir. Bu sebeple de kanser tedavisine başlamadan önce şayet kadın menopozda değilse mutlaka üreme yetisinin korunması gerekmektedir.
Kadında kanser türleri
Kadınlarda yaygın olarak görülen kanser türleri sırasıyla; meme kanseri, akciğer kanseri, kalın bağırsak kanseri, rahim kanseri, tiroit bezi kanseri, lösemi ve lenfomalar olarak sayılabilir. Kadınlarda yaş oranlarına bakıldığında ise 20 yaşın altında olan kadınlarda görülen kanser türleri arasında ölüm oranının en yüksek olduğu kanser lösemidir. Ancak 20-40 ve 40-50 yaşları arasında meme kanserinin yaygın olarak görüldüğü bilinmektedir.
Kanser tedavisi üreme sağlığını nasıl etkiler?
Kanser kaynaklı ölüm oranları geçtiğimiz son 30 sene içerisinde azalmaya başlamıştır. Örnek olarak 5 senelik hayatta kalma oranı erişkinlerde görülen kanser türlerinde 1970’lerde %50 oranında iken, 2000’li yıllara ulaşıldığında %66’ya yükselmiştir. Çocukluk çağı tümörlerinde ise sonuçlar daha yüz güldürücü olmuş %58’den % 81’e kadar yükselme görülmüştür.
Günümüzde teknolojik imkanların gelişmesi, insanların sağlık sorunları hakkında bilinçlenmesi sayesinde erken tanı yöntemleri de gelişmiştir. Bu sayede kanser türleri erken evrede yakalanabilmektedir. Bunun dışında tümör biyolojisinin daha iyi algılanmasını sağlayacak tedavi yöntemlerinin kullanılması da kanser hastalarının hayatta kalım süresini arttırmıştır. Ancak hastaların hayatta kalım süresi uzadıkça, yaşanılan sorunlar artamaya başlamıştır. Örnek olarak kadın hastalarda, kanser tedavisi sebebiyle kısırlık ve erken menopoz ortaya çıkabilmektedir. Maalesef kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar (kemoterapi) ve ışın (radyoterapi) üreme sistemini olumsuz etkileyerek kısırlık, erken menopoz ve gebelik kayıplarına yol açmaktadır.
Kanser tedavisi üreme sağlığını hangi şekillerde etkiler?
Kanser hastalığı, üreme sistemi kapsamında 2 organı olumsuz etkileyerek kısırlığa yol açmaktadır. Bu organlar; yumurtalıklar ve rahim olarak sayılmaktadır.
Yumurtalıklar üzerinde yarattığı olumsuz etkiler sebebiyle erken menopoz ve kısırlık ortaya çıkabilir. Özellikle çocukluk yaşında uygulanan kanser tedavileri, doğurganlık yetisinin başlamadan bitmesine yol açabilir.
Rahim üzerinde meydana gelen olumsuz faktörler ise çocukluk döneminde de yetişkinlik döneminde de ortaya çıkabilir. Tüm bunların neticesinde rahim gelişimi ve kanlanması bozulur. Bundan dolayı da bu kişiler erişkin yaşa ulaşır ve hamile kalırlarsa, düşükler, erken doğum gibi olumsuzluklar meydana gelebilir.
Kanser ilaçları neden kısırlığa yol açar?
Kanser tedavisinde kullanılmakta olan kemoterapi ilaçları ve uygulanan radyoterapi, kanser hücresinin yanında sağlıklı hücrelerin de canlılığını yitirmesine yol açar. Bu sebeple de yumurtalık dokusunda yumurtaların erken evrede ve kitlesel olarak tükenmesine sebep olarak erken menopoza ve kısırlığa yol açar.
Kanser ilaçları kısırlık yapar mı?
Uygulanan kanser ilaçlar, sağlıklı dokuların da ölmesine yol açabilmektedir. Bu sebeple de kısırlık meydana gelebilir. Ancak her kanser ilacında aynı toksik etki söz konusu değildir. Alkilleyici olarak bilinen kemoterapi ilaçları yumurtalık dokusu üzerinde en fazla tahribata yol açan ilaç grubu olarak karşımıza çıkar. Alkilleyici kemoterapi ilaçları aşağıdaki farklı alt gruplarda ifade edilmiştir. Şayet bu kemoterapi ilaçlarından biri veya birkaçını kullanılmak zorunda ise; kısırlık riskinde artış meydana gelebilir.
Nitrojen mustard: Klorambusil, Klormethin, Siklofosfamid, Ifosfamid, Melfalan, Bendamustin, Trofosfamid, Uramustin
Nitrozüreler: Karmustin, Fotemustin, Lomustin, Nimustin, Prednimustin, Ranimustin, Semustin, Streptozosin
Platinyum (alkileyici benzeri): Karboplatin, Sisplatin, Nedaplatin, Oksaliplatin, Triplatin tetranitrat, Satraplatin
Alkil sulfonatlar: Busulfan, Mannosulfan, Treosulfan
Hydrazinler: Prokarbazin
Triazenler: Dakarbazin, Temozolomid
Aziridinler: Karbokünon, ThioTEPA, Triaziquone, Triethylenemelamine
Tüm kanser türlerinin neredeyse tamamında kullanılan siklofosfamid en etkileyici örneklerden biridir. Bu, yumurta hücresinin içerisinde bulunan yapı taşlarına ve DNA’sına hasar veren bir gruptur. Bu sebeple de kısırlık ve erken menopoz ortaya çıkar. Bu ilaçların ne kadar yüksek dozda ve ne kadar uzun süre kullanıldığı yumurtalıklarda meydana gelecek hasarın belirlenmesini sağlar.
Bu sebeple de bu ilaçların kullanımından sonra hastada adet düzensizlikleri başlar. İlerleyen durumlarda ise adetlerden kesilme ve erken menopoz riski meydana gelir. Her kadında, yumurtalık dokusundaki yumurta hücre sayısı bellidir. Buna yumurtalık rezervi adı verilir. Yumurtalık rezervinde bulunan yumurta sayısı, bir kadının ne zaman menopoza gireceğini belirleyen en önemli faktördür.
Kanser tedavisi sonrası kısırlık riski nedir?
Kanser tedavisi ya da kanser tedavisinden sonra kısır kalma riskini ortaya koyan çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Bunlar ise:
- Hastanın yaşı:
Hastanın yaşı ilerledikçe yumurtalık rezervinde azalma meydana gelmektedir. Yeni dünyaya gelen bir kız çocuğunda yumurtalıklarında 1 milyon yumurta hücresi vardır. Ancak ergenlik dönemine girildiğinde 300 bine düşen bu yumurta hücreleri, 35 yaşından sonra hızla azalmaya başlar. Kadın nihayet menopoz döneminde girdiğinde ortalama olarak bin yumurta hücresi kalmaktadır. Bu yumurta hücreleri menopoz döneminden sonra olgunlaşamaz.
Ancak hasta 35 yaşından küçükse yumurtalık rezervleri iyi durumda ise, hastanın yumurtalık dokusunda herhangi bir sorun yoksa kemoterapi tedavisinden sonra yumurta hücreleri ile gebe kalma şansı, yaşı ileri bir hastaya göre daha yüksek olmaktadır. Hasta ne kadar gençse, tedaviden sonra erken menopoz ve kısırlık riski de o kadar azalacaktır. Örnek olarak 30 yaş altındaki bir meme kanseri hastası, 6 kür siklofosfamid içeren CMF kemoterapisi aldığında menopoz riski %0 olmaktadır.
Ancak 30-40 yaş arası bu risk % 10’a çıkmaktadır. Aynı kemoterapiyi yaşı 40-50 arasında olan bir kadın aldığında tedavi sonunda menopoza girme riski %80 oranındadır. Bu aşamada unutulmaması gereken; genel olarak hastanın yaşı yumurtalık rezervleri için sağlıklı bir ipucu olsa da yumurtalık rezervleri daha erken yaşta tükenmiş de olabilir. Yumurtalık rezervlerini belirleyen en önemli konu kalıtsal ve çevresel faktörlerin yanında genetiktir.
Bu sebeple de yumurtalık rezervlerinin kısırlık tedavisinden önce belirlenmesi gerekmektedir. Yumurtalık rezervlerinin belirlenmesi için kadının bazı hormonlarına bakılır ve ultrasondan yumurtalıklarının olgunlaştırmakta olduğu yumurtaları sayılarak belirlenmektedir. Kadının adetinin 2 ya da 3. Günü FSH adı verilen hormona ya da adetin herhangi bir gününde AMJ düzeyine bakılmaktadır. Şayet kadın yumurtalık rezervleri 4-5 antral foliküle sahiptse normal olarak kabul edilmektedir.
- Tedavinin şekli ve süresi:
Kanser hastalığının tedavisinden sonra kısır kalma riskini belirleyen bir diğer önemli faktör ise ne kadar zaman tedavi görüldüğüdür. Çok toksik içermeyen tedaviler uzun vadede alınırsa kısırlık meydana gelebilir. Radyoterapi tek doz yerine bölünmüş dozlarla verilebilir ya da yumurtalıkların yakına radyasyon uygulanabilir. Bu gibi durumlarda kısırlık riskinde artış gözlemlenecektir.
Kanser tedavisine bağlı kısırlıktan korunma yolları nelerdir?
İlk olarak kanser tedavisi için uygulanan kemoterapi ya da radyoterapinin dozları ve tedavinin ne kadar süreceği tespit edilmektedir. Bu aşamadan sonra bu konuda uzman olan bir uzman ve tedaviden sonra kısırlık ve üreme yetileri ile ilgili olumsuzlukların neden olduğu tespit edilmektedir.
Bu aşamada kanser hastalığında kısırlıktan korunmak için kısırlık tedavilerinin başlamadan önce önlemlerin alınması gerekmektedir.\r\n
Kanser tedavisine bağlı kısırlıktan korunmanın 3 yöntemi vardır. Bunlar:
- Embriyo dondurma:
Embriyo dondurma işlemi, evli hastalara da uygulanmaktadır. Embriyo dondurma işlemi, tüp bebek tedavisi kapsamında uygulanmaktadır. Kadının adetinin 2. Ya da 3. Günü ya da adetin 21. Günü tedaviye başlanır. Yumurtalıklardaki yumurtaların büyümesine yardımcı olunur. Bu süre ortalama 15 gündür. Bu aşamadan sonra seri ultrason takipleri yapılır ve yumurtalar belli büyüklüğe ulaşmaktadır. Yumurtlamayı tetikleyen hormon enjeksiyonu uygulanır ve yumurtalar toplanır. Toplanmış olan yumurtalar eşinden alınan spermler ile döllenir. Ardından dondurularak embriyolar saklanır.
Embriyo dondurma kısırlıktan muhafaza edilmede en başarılı yöntemlerden biridir. Embriyo dondurulduktan sonra başarı oranları %30 oranında olmaktadır. Fakat her hastada embriyo dondurmak mümkün olmayabilir. Evli olmayan hastalar ve çocuklarda bu uygulamanın yapılması söz konusu değildir. Embriyo dondurma işlemi, tüp bebek uygulamasıdır. Bu sebeple de belirli günlerde tedaviye başlanması gerekmektedir. Özellikle de kemoterapi ve radyoterapinin hemen başlaması gerekmektedir.
- Oosit (yumurta hücresi dondurma):
Bekar olmayan yetişkin hastalarda en çok başvurulan yöntemlerin başında gelir. Yumurta dondurma işlemi, embriyo dondurma işleminde olduğu gibi tamamlanmaktadır. Yumurta dondurma işleminde tek fark, yumurta işleminden hemen sonra yumurtaların dondurulabilmesidir. Embriyo dondurmada sperm ve yumurta hücresi döllendirildikten sonra dondurulmaktadır. Yumurta dondurma işleminin başarı oranı embriyo dondurma işleminden daha düşüktür. Dondurulup çözülen yumurta hücresinden canlı gebelik oranı yaklaşık oranı %15 olmaktadır.\r\n
- Yumurtalık dokusu dondurma:
Embriyo hücrelerini ya yumurta yani oosit hücrelerini dondurma için zamanı olmayan ya da tıbbi olarak buna engel olarak koşullar mevcutsa, çocuk kanser hastaları için yumurtalık dokularının dondurulması düşünülebilir. Yumurtalık dokusu dondurma işlemi, diğer yöntemlerden farklı olarak ameliyata ihtiyaç duyulan bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Çoğunlukla laparoskopi yöntemi ile yani kapalı ameliyat yöntemi ile uygulanan yumurtalık dokusu dondurma, yumurtalıkların birinden ya da ikisinden doku örnekleri alınarak dondurulması işlemidir. Yumurtalık dokusu dondurma hale üzerinde çalışılan bir konudur. Başarı oranları hakkında kesin bilgiler mevcut değildir. Günümüzde, yumurtalık dokusu dondurma işleminden sonra hastanın yetişkinlik döneminde çocuk sahibi olduğu vakalar bulunmaktadır.
Dokunun dondurulup çözündürüldüğünde yeniden hastaya transfer edilmesinden sonra yumurtaların %60’ı kaybedilebilir. Bu sebeple de yumurtalık rezervi iyi olan hastalara uygulanması önerilmektedir. Hastanın yaşı 35 ve üzerinde ise bu yöntem önerilmemektedir.
Bunun dışında, tüp bebek tedavisi meme kanseri hastalarında kandaki östrojen hormonu çok fazla yükseldiği için uygulanmamaktadır. Östrojen hormonunun yükselmesi meme kanseri oluşumuna yol açabilir ya da mevcut meme kanserinin yayılmasına sebep olabilir. Bu hastalarda kanda östrojen oranının yükseltilmesi gerekmez. Meme kanseri tedavisinde kullanılan aromataz enzimini baskılamaya destek olan bir tedavi ile embriyo ya da yumurta hücresi dondurulabilir.
Uygulanan tedaviler menopoza karşı korur mu?
Uygulanacak olan tedaviler çocuk sahibi olmayı sağlayabilen yöntemlerdir. Ancak menopoz için koruyucu ya da erteleyici özellikleri yoktur. Nakil edilen yumurtalık dokusu çalışmaya başladığında yumurta üretimi olsa da, nakledilen dokular uzun süre bu işlevlerini sürdürememektedir. Bu sebeple de menopoza karşı koruma söz konusu değildir.
Radyoterapinin rahim üzerindeki etkilerine karşı korunma yolları var mı?
Radyoterapinin rahim üzerindeki etkilerine karşı ne yazık ki herhangi bir korunma yolu yoktur. Radyoterapi yönteminde özellikle karın ve kasık, tüm vücuda göre daha fazla etkilenmektedir. Cerrahi yöntemlerle yumurtalıkların vücudun farklı bir yerine taşınması ise radyasyonun etki bölgesinden uzaklaştırılması mümkün olsa da rahim anatomik olarak farklı bir bölgeye taşınamaz.
kanser tedavisi süresi sonucunda doğurganlığını yitirmiş bir kadın tüp bebek yoluyla çocuk sahibi olabilirmi?
merhabalar ben 14-20 yaşları arasdında çeşitli aralıklar kemoterapi radyo terapi gördüm en son kemik iliği nakli oldum ve artık regl olmuyorum 5 yıllık evliyim ve artık bir çocuk sahibi olmak istiyorum. AMH die bir test var ve onun sdonucu 0.01 çıktı acaba bana yardımcı olabilir misiniz