Vücudumuzdaki her bir işlev hormonlar vasıtasıyla, hormonların salgılanmasıyla gerçekleşmektedir. Hormonların birinin ya da birkaçının yeterli oranda salgılanmaması ve hormonsal dengesizlikler yaşanması da pek çok rahatsızlığa sebep olmaktadır. Bu bağlamda progesteron hormonu da kadın sağlığında çok önemli bir rol üstlenmektedir. Progesteron hormonu menstürasyonu (adet düzenini), gebe kalabilirliği ve doğurganlığı etkileyen bir hormondur.
Progesteron hormonu kadınların yaşamında olduğu gibi erkeklerin yaşamında da çok önemlidir. Zira progesteron, erkekte testosteron düzeyini değiştiren ve sperm sayısını arttıran bir hormondur. Progesteron hormonunun genellikle yaşla birlikte azalması sonucunda adet düzeni bozulur ve menopoza girilirken, bu hormonun düşüşüyle birlikte prostat kanseri riski de artar. Kişinin vücudunda azalan progesteron hormonunu kimyasal içerikli ilaç ve takviyelerle arttırmak mümkündür. Ancak bu ilaçların yan etkileri de göz önünde bulundurulmalı ve bunun yerine doğal besin maddeleriyle progesteron hormonu düzeyi arttırılmaya çalışılmalıdır.
Doğal besinlerle progesteron hormonu artırmaya çalışmak bağlamında unutulmamalıdır ki, besinler progesteron hormonu içermez. Ancak bazı besinler vücutta progesteron hormonunun salgılanması için vücuda bir uyarı gönderebilir. Doğal olarak bulunan bazı sebze ve meyveler ile bir takım hayvansal kaynaklı besinler, vücuttaki progesteron hormonu üretiminin artmasına yardımcı olabilir. Bu besinler tüketilerek vücut içinde, progesteron hormonu seviyesinin yükselmesine yardımcı olmak mümkündür.
Arginin ve E vitamini içeren besin maddeleri
Yapılan birtakım araştırmalar, bazı besinlerin kadınlarda progesteron hormonu üretimini desteklediği ve LPD (luteal faz yetmezliği) riskini azalttığını göstermiştir. Araştırmalara göre, her gün E vitamini içeren besinler tüketen kadınların % 67’sinde, lutael faz progesteron seviyesinde artış gözlenmiştir. Aynı bağlamda her gün vücudun arginin ihtiyacını karşılayan kadınların da % 71’inde de, luteal faz progesteron seviyesinde artış gözlenmiştir.
Bu bağlamda mutlaka tüketilmesi önerilen E vitamini bakımından zengin besinler; buğday tohumu, ay çekirdeği, badem, fındık ve fıstık ile fıstık ezmesi şeklinde sıralanabilir. Arginin bakımından zengin besinler ise; az yağlı susam tohumu unu, şeker ilave edilmemiş jelatin ve kabak çekirdeği şeklinde sıralanabilir. Bu besinlerden gün içinde küçük miktarlarda tüketmeyi alışkanlık haline getirilerek vücutta progesteron hormonu salgısını artırmak mümkün olabilir.
C vitamini içeren besin maddeleri
C vitamini, sağlıklı olmak isteyen, üreme, solunum, sindirim sistemlerinin tam fonksiyonla çalışmasını isteyen her yaştan birey için çok önemli bir ihtiyaçtır. Kadınlarda 28 günlük adet döngüsü daha tamamlanmadan, 14. günden itibaren tekrar adet kanamasına neden olan sorun luteal faz yetmezliğidir (LPD). İşte bu sorun vücutta progesteron hormonu seviyesinde yaşanan azalmaya bağlı olarak gelişen bir kadın hastalığıdır.
Bununla birlikte vücutta çok fazla miktarda biriken serbest radikaller, pek çok sağlık sorunu gibi luteal faz yetmezliğine de neden olabilmektedir. Serbest radikaller, sağlıklı hücrelerin zarar görmesine ve vücut fonksiyonlarının aksamasına da sebep olmaktadır. Serbest radikallerin verdiği bu zararın azaltılması, önlenebilmesinin de tek yolu antioksidanlar bakımından zengin beslenmektir. İşte C vitamini gibi bazı antioksidanlar serbest radikallerin nötralize edilmesine yardımcı olmaktadır.
Böylelikle de progesteron hormonunun dengesizleşmesine, azalmasına neden olan faktörler C vitamini bakımından zengin bir beslenme programıyla ortadan kaldırılmış ve progesteron hormonu seviyesinin artması sağlanmış olmaktadır. C vitamini bakımından zengin besin kaynakları; portakal, greyfurt, domates suyu, brokoli, guava, kivi ve tatlı biber şeklinde sıralanabilir. Bu bağlamda tüm vücut sağlığı ve dolayısıyla da üreme sağlığı için her gün C vitamini kaynaklarında tüketmek gerekiyor. Zira C vitamini vücutta depolanamadığı için günlük olarak tüketilmelidir.
Fermente soya
Kişinin vücudunda progesteron hormonu seviyesinde yaşanan azalma, özellikle de menopoz sonrası döneminde gerçekleşmektedir. Bundan dolayı da menopoz dönemine giren kadınlar uzun süreli semptomlar ve bazı sağlık sorunlarını sıklıkla yaşarlar. Bu konuda yapılan bilimsel araştırmalara göre fermente soya ve kaynatılmış ya da demlenmiş soya fasulyesi, vücuttaki progesteron hormonu seviyesinin artmasına yardımcı olabilmektedir. Bizim beslenme alışkanlıklarımıza biraz yabancı olan fermente soya bakımından zengin besinler de; Miso, Natto ve Tempehdir.
Ceviz
Beslenme uzmanları, sağlıklı olmak isteyen her yaştan bireyin günde 2 -3 tam ceviz tüketmelerini önermekteler. Zira ceviz tam bir vitamin ve mineral deposu olmakla birlikte, vücuttaki progesteron hormonu üretimini de düzenlemektedir. Ceviz, progesteron hormonunun dengeli şekilde salgılanmasını sağlayan steroller bakımından çok zengin bir besin kaynağıdır. Bununla birlikte ceviz, üreme sağlığını destekleyen ve koruyan, linoelik asit ile alfa linoleik asit de içermektedir. İşte tüm bunlardan dolayı ceviz, hem vücutta progesteron hormonunun artırılması hem de üreme sağlığının desteklenmesi adına çok faydalı bir kabuklu yemiş türüdür.
Bektaşi üzümü
Vücuttaki progesteron seviyesinin doğal olarak artırılmasını destekleyen doğal besin kaynaklarından birisi de bektaşiüzümü ya da diğer adı ile amladır. Bektaşiüzümü, vücutta progesteron hormonu seviyesinin korunmasında ve karaciğer işlevinin artırılmasında önemli bir role sahiptir.
Kişinin karaciğerinin yavaş ve az çalışması sonucu, kan plazmasındaki toksin maddeler filtre edilemez. Böyle bir durumda ise, progesteron hormonu üretimi olumsuz yönde etkilenir, progesteron eksikliği yaşanır. Bektaşiüzümü karaciğeri temizlemeye yardımcı olan mucizevi besinlerden birisi olduğu için, progesteron üretiminin dengelenmesine ve hatta kolesterol seviyesinin düzenlenmesine bile destek olmaktadır. Bunun için progesteron yetersizliği olan kişilerin ve özellikle de menopoz dönemindeki kadınların gün içinde bir miktar bektaşiüzümü tüketmeleri faydalı olur.
Dereotu
Salatalara, soğuk yemeklere, bazı çorbalara tadı ve kokusuyla çok yakışan dereotu, çok güçlü bir antiseptik besin kaynağıdır. Dereotu genellikle yaraların tedavisinde ve enfeksiyonların giderilmesinde, engellenmesinde çok önemli bir role sahiptir. Vücuttaki pek çok fonksiyonun çalışmasında etkili olan dereotu, diyabet tedavisinde bile olumlu etki gösterirken, vücuttaki hormonların işlevleri üzerinde de oldukça etkilidir. Antioksidan özellikte bir ot olan dereotu, progesteron seviyesinin azalmasına neden olan serbest radikaller ile mücadele ederek, progesteron hormonu seviyesinin artmasına yardımcı olur.
Protein içeren besin maddeleri
Protein, vücudunun temel yapı taşlarından, tüm vücut sağlığında yaşamsal etkisi olan bir maddedir. Bu bağlamda progesteron hormonu eksikliği tedavisinde de tavuk, kırmızı et ya da kabuklu deniz hayvanları gibi hayvansal kaynaklı besinlerin içerdiği proteinler, progesteron hormonu seviyesinin artmasına yardımcı olmaktadır. Bunların yanında hayvansal değil, bitkisel kökenli olan protein kaynakları soya fasulyesi ve soya sütü de progesteron üretimini desteklemektedir. Bu bağlamda protein bakımından zengin olan tüm besin kaynakları vücutta progesteron hormonu seviyesinin artmasına katkı sağlar.
Lif bakımından zengin yeşil sebzeler
Vücutta progesteron üretiminin desteklenmesi için lif içeriği yüksek olan yeşil yapraklı sebzeler çok etkilidir. Bu bağlamda ıspanak, hardal yaprağı ve karalahana gibi sebzeler, vücuttaki progesteron hormonu seviyesinin artırılmasına yardımcı olur.
Bazı baharatlar
Baharatların diğer birçok faydasının yanı sıra progesteron hormonu üretimini de destekledikleri bilinmektedir. Özellikle de zerdeçal, keklik otu ve kekik gibi taze baharatlar vücuttaki progesteron üretimini arttırır.
Progesteron üretimini destekleyen diğer besin maddeleri
Progesteron hormonu salgılanması için gerekli doku ve organları uyaran başka besinler de bulunmaktadır. Bunlar çiğ domates, avokado (günde yarım), ay çekirdeği, kabuklu kuru yemişler ve yabani yam (wild yam) şeklinde sıralanabilir.