Tüp bebek tedavisi, doğal yolla bebek sahibi olamayan çiftler için çok başarılı sonuçlar veren bir üremeye yardımcı tedavi yöntemidir. Anne ve baba adayından alınan üreme hücreleri laboratuvar ortamında döllenir ve bu şekilde elde edilen embriyo da doğru zaman anne adayının rahmine transfer edilir. Bu şekilde yapılan tüp bebek tedavisi ile anne ve baba adayından kaynaklanan pek çok kısırlık faktörü saf dışı bırakılarak gebelik elde edilir.
Tüp bebek tedavisindeki başarı oranınızı hesaplama aracımızdan hesaplayabilirsiniz.
https://www.bulenttiras.com/tup-bebek-basari-orani-hesaplama
Tüp bebek tedavisinde yumurta kalitesi ve rezervi yeterli olmayan kadınlara ekstra hormon tedavileri uygulanır ve gebeliğe elverişli yumurtalar elde edebilmek amaçlanır. Tüp bebek tedavisinde verilen ilaçların her biri fayda- zarar açısından kontrol edilmiş ve yararları ispatlanmıştır. Ancak bu konuda birtakım çekinceler, endişeler de bulunmaktadır. Zira anne adayına dışarıdan hormon verilmekte ve bunun etkileri de merak uyandırmaktadır. Bu konudaki en büyük kaygı da ekstra olarak verilen östrojen hormonunun kadının vücudunda gösterdiği etkidir.
Tüp bebek tedavisi ve meme kanseri ilişkisi

Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türlerinden birisidir ve kadınların çoğunu endişelendirmektedir. Bu husus düşünüldüğünde östrojen hormonunun özellikle de östrojen reseptörü pozitif olan kadınlara verilen östrojen hormonunun olumsuz etkisi olduğu bilinmektedir. Şöyle ki; genetik bakımdan meme kanseri riski olan kadınlara tüp bebek tedavisinde verilen östrojen hormonunun kanseri tetikleyeceğine dair şüpheler bulunmaktadır.
Ancak uzmanların bu konuda yaptıkları sayısız çalışma, tüp bebek tedavisinde verilen östrojen hormonunun yeni bir kansere yol açmadığını, yani yeni kanser oluşturmadığını göstermiştir. Ancak aynı bağlamda bu östrojenin zaten var olan tümörü açığa çıkarabileceği de belirlenmiştir. Yani tüp bebek tedavisi kanser yapmazken, var olan tümörü ortaya çıkarabilir. Bu konuda en büyük risk de ailesinde meme kanseri riski olan hastalardadır.
Uzmanlara göre tüp bebek tedavisi sırasında yumurta büyütmek için kullanılan hormon ilaçlarının kanser yapma riski yok, ancak kanserli kadınlarda bunu açığa çıkarma riski vardır. Yumurtalıkların uyarılması için kullanıldığından ortaya çıkan yüksek dozdaki östrojen hormonunun meme kanserine yol açtığına yönelik belirsizlikler araştırmalarla çürütülmüştür. Ancak bu konuda araştırma yapan bilim insanlarına göre, ailesinde kanser riski olan hastaların, tüp bebek tedavi sonrasında daha yakından takip edilmesi gerekmektedir.
Tüp bebek tedavisi sırasında vücutta artan östrojen hormonu kaç günde normale döner?
Tüp bebek tedavisinde kadının yumurtaları uyarılmakta ve büyüyen her yumurta kan östrojen düzeyini arttırmaktadır. Böylelikle de yumurta sayısına bağlı olarak kadının östrojen hormonu düzeyleri normalin 5- 10 katına kadar yükselebilir.
Bu şekilde yumurtalıkların uyarılması sırasında ortaya çıkan yüksek doz östrojen hormonunun meme kanserine yol açabilecek düzeyde olmadığı, yalnızca var olan tümörleri açığa çıkarma riski bulunduğu bilinmektedir. Tüp bebek tedavisi zaten çok uzun süren bir tedavi prosedürüne sahip değildir, yaklaşık 15 gün sürmektedir. Bu sebeple de kadının kan östrojen hormon düzeyi, kısa süre için yüksek seyreder ve ardından normale döner.
Tüp bebek tedavisi sonrası meme kanseri geçiren kadın gebe kalabilir mi?

Tüp bebek tedavisinin ve bu süreçte uygulanan prosedürün kanser yapıcı bir etkisinin olmadığı, ancak var olan kanseri tetikleyebildiği düşünülmektedir. Tüp bebek tedavisinden sonra meme kanseri olanların sonradan gebe kalıp kalamayacağı da merak edilmektedir.
Tüp bebek tedavisinden sonraki 2 yıl içinde meme kanseri olan kadınla, hayatının herhangi bir döneminde tüp bebek tedavisi almamış meme kanserli kadınlarla karşılaştırıldığında ikisi arasındaki tümör özellikleri incelenmiş ve herhangi bir fark bulunamamıştır.
Yani tüp bebek tedavisinden sonra meme kanseri olan kadınların sonrasında gebe kalıp kalamamaları üzerinde tüp bebek tedavisinin olumlu ya da olumsuz bir etkisi gözlenmemiştir.
Ancak kanser türlerinin genetik özelliğinin bazı etkileri olabilmektedir. Şöyle ki; ailesinde veya anne, kardeş, teyze, hala gibi birinci derece akrabalarında meme kanseri öyküsü olan, kanser riski yüksek kadınlarda veya henüz tespit edilmemiş meme kanseri taşıyıcısı olanlarda, tüp bebekte verilen östrojen hormonunun meme kanserinin klinik olarak belirgin hale gelmesini hızlandırabildiği de bilinmektedir.
Bu sebeple de kanser konusunda özellikle risk grubuna giren hastalarda düzenli olarak 6 ayda ya da yılda bir meme muayeneleri, meme ultrasonografisi ve gerekiyorsa mamagrafi takiplerinin yapılması gerekmektedir.
Kısırlık ve meme kanseri riski
Kanser türleri söz konusu olduğunda başta genetik özellikler olmak üzere, beslenme ve yaşam alışkanlıkları gibi pek çok faktör etkili olabilmektedir. Uzmanlar özellikle meme kanseri konusunda geç yaşta çocuk doğurmak ve sağlıksız beslenme dolayısıyla obez olmanın bu riski fazlasıyla arttırdığını belirtmekteler. Zaten bu konuda yapılan çalışmalarda yardımcı üreme teknikleri sonrasında meme kanseri saptanan hastaların yaklaşık yarısında ailesel meme kanseri öyküsü bulunduğu tespit edilmiştir.
Dünya genelinde yapılan sayısız araştırma sonucunda, yardımcı üreme teknikleri sırasında oluşan yüksek östrojen hormonu seviyesinin meme tümörlerinin davranışında bir değişikliğe neden olmadığı belirlenmiştir. Ancak ailesel meme kanseri riski yüksek olan kişilerde daha önceden bir meme tümörü olması halinde, yüksek düzeydeki östrojen hormonunun tümörün klinik olarak belirgin hale gelmesine neden olabildiği de bir gerçektir. İşte bu sebepten dolayı da ailesinde kanser riski olan hastalar, tüp bebek tedavi sonrasında daha yakından takip edilmeli, gerekli tetkikler düzenli olarak yapılmalıdır.
Kanser ve tüp bebek tedavisi ilişkisi hususunda unutulmamalıdır ki; doğal yolla gebelik elde edemeyen, yani kısırlık sorunu olan kişiler tüp bebek tedavisine başvurmaktalar. Aynı şekilde kısırlık sorunu olanların da zaten meme kanseri açısından artmış risk taşıdıkları da biliniyor. Yani tüp bebek tedavisi kansere yol açmazken, kısırlık meme kanseri riskini artırıcı rol oynamaktadır.
Kanser tedavisi sonrası anne olmak mümkün mü?

Tüm kanser türleri için genelleme yapılamamakla birlikte, meme kanseri geçirmiş olan kişilerde riski arttırmadan tüp bebek yöntemi ile bebek sahibi olmak mümkün olabilmektedir. Kanser hastalığı geçirmiş, tamamen tedavi olmuş hastalarda meme kanseri tedavisinde kullanılan östrojen düzeyini çok fazla arttırmayan ilaçlar kullanılarak yumurtalıkların uyarılması sağlanarak tüp bebek tedavisi yapılabilir.
Bu şekilde kanser hastalığı geçirmiş kadınlarda da gebelik sağlanabileceği gibi meme kanserinin yeniden ortaya çıkması açısından artmış bir riskin söz konusu olmayacağını bu konuda yapılan bilimsel çalışmalar göstermektedir.
Tüp bebek tedavilerinde yumurtalıklar dışarıdan verilen hormonla uyarıldığı için yumurtalık kanserlerinde çok düşük düzeyde de olsa bir artış gözlenmektedir. Ancak bu risk de tekrarlayan tedaviler söz konusu olduğunda, yani bir değil, birkaç tüp bebek tedavisi denemesinde söz konusu olabilmektedir.
Özellikle de borderline yumurtalık tümörlerinde gözlenen bu düşük orandaki artış, tüm hastalar genel olarak değerlendirildiğinde çok yüksek oranlarda değildir. Bu sebeple de tüp bebek tedavisi uygulanması gereken ya da bu tedaviyi denemiş olan kadınların bu konuda endişe duymasını gerektirecek bir durum, yüksek bir risk söz konusu değildir.
Rahim kanseri veya rahim ağzı (serviks ) kanserleri değerlendirildiğinde ise tüp bebek tedavisinin kanser yapma riski bulunmamıştır. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda bilimsel araştırmalar tüp bebek tedavilerinde kanser açısından bir risk olmadığını göstermekte, bu konuda endişeye gerek kalmamaktadır.