Üreme çağındaki sağlıklı her çift bir bebek sahibi olmak ister. Bebek sahibi olmak, elbette ki çok heyecan verici, mutluluk verici bir durumdur. Ancak hamilelik süreci güzellikleri kadar anne adayı için zorlayıcı özellikler de taşır.
Değişen hormon dengeleri, kısa süre içinde alınan kilolar, hareket kabiliyetinin kısıtlanması, karnındaki bebeğin ne kadar sağlıklı olduğu, doğumun nasıl gerçekleşeceği ve doğum sonrasında bebeğin bakımıyla ilgili endişeler anne adayını çok fazla zorlayabilmektedir. Hatta daha gebeliğin planlandığı dönem itibariyle çoğu kadın hamile kaldıktan sonra kendini nasıl hissedeceği konusunda belirli bir beklentiye sahip olduğu gibi, bazı endişeler de taşır.
Hamile kaldıktan sonra vücutta yaşanacak pek çok değişik, ağrı ve sancılar, kilo alımı, özellikle sabahları yaşanan mide bulantısı, baş dönmesi ve kramplar anne adayları için genellikle zor bir tecrübe olur.
Bir de hormonsal dalgalanmaların anne adayının duygu durumu üzerinde yaptığı değişiklikler depresyona yol açabilir.
Uzmanlar, hamilelik sürecinde anne adaylarının zaman zaman depresyona girmelerinin çok yaygın bir durum olduğundan bahsetmekteler. Zira prenatal depresyon, hamile kadınların % 10 – 15’ini çok ciddi bir şekilde etkilemektedir. Hatta yapılan bir çalışmaya göre hamile kadınların % 70’i kendini endişeli veya depresif hissetmektedir. Bu olumsuz ruh hali gebelik boyunca devam ederken, kimi zaman hafifler, kimi zamansa çok ciddi şekilde artar. Fakat bu kadınların çoğu klinik bir müdahaleye gerek duyulmayacak şiddette bir depresyon yaşarken, bazıları tıbbi tedaviye ihtiyaç duyabiliyor.
Uzmanlara göre; hamilelikte depresyon ve kaygı, anne ve bebek için ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu süreçte anne adayı sadece basit bir bunalım içinde değildir, direkt olarak beyni etkileyen tıbbi bir durum yaşanabilir.
Hamilelikte depresyon belirtileri nelerdir?
- Sebepsiz yere üzgün veya bunalmış hissetmek,
- Hamilelik öncesinde çok önemsediği kişilere, olaylara karşı duyarsızlık veya ilgisizlik hali,
- Aşırı yorgunluk,
- Huzursuz ruh hali,
- Ruh halinin çok hızlı değişmesi,
- Sık sık ağlama krizleri,
- İştahın aniden artması ya da azalması,
- Uyku düzeninde belirgin değişiklikler,
- Hamilelik öncesindeki hobilere olan ilginin kaybolması,
- Aşırı endişe (anksiyete),
- Çok basit işlere bile odaklanmada güçlük,
- Zaman zaman tekrarlayan ölüm veya intihar düşüncesi,
- Değersizlik hissi
Yukarıda sıralanan semptomların bazılarını veya tamamını 2 hafta ya da daha uzun süre yaşamak, anne adayının depresyona girdiğine işaret olabilir. Böyle bir durumda mutlaka tıbbi yardım istenmelidir. Buradaki semptomların pek çoğu depresyon hastalarında görülür ve hamilelikte yaşanan depresyon da bundan farklı değildir. Prenatal depresyon anne adayının vücudunu da etkileyerek; mide ağrısı, baş ağrısı ve diğer pek çok fizyolojik belirtilere neden olabilir. Bu sebeple erken dönemde fark edilmeli ve tedavi yoluna gidilmelidir.
Hamilelikte depresyon neden olur?
Depresyonun ortaya çıkma sebepleri aslında tam olarak anlaşılamamıştır. Ancak biyolojik bir temele sahip olduğuna dair veriler bulunmaktadır. Yani kişinin depresyona girme sıklığı ve depresyonu yaşama derecesinde kalıtım kesinlikle önemli bir rol oynamaktadır. Kişinin aile bireylerinin depresyon öyküsü, hamile kalmayı planlarken kesinlikle göz önünde bulundurulmalıdır.
Bununla birlikte depresyona girme riskinde kadının genel sağlık durumu da çok önemlidir. Zira obezite, hamilelikten önce aşırı alkol, tütün veya uyuşturucu kullanımı hamilelik döneminde depresyona neden olabilir ya da hamilelik mevcut bir hastalığı da şiddetlendirebilir. Ayrıca kişinin yaşadığı çevreye ait özellikler ve zorlu yaşam deneyimleri de depresyonun ortaya çıkmasında rol oynar. Kişinin sevdiği birini veya bir evcil hayvanını kaybetmesi, bir iş kaybı veya önemli bir projenin başarısızlığı gibi hayata ve insana dair her bir faktör anne adayının depresyona girmesine sebep olabilir.
Hamilelik depresyonunda risk faktörleri nelerdir?
- Uyuşturucu ve alkol bağımlılığı,
- Geçmişte depresyon yaşamış olmak,
- Aile bireylerinde depresyon öyküsü,
- Premenstrüel disforik bozukluk (ağır bir PMS formu) yaşamış olmak,
- Aşırı endişe (anksiyete) yaşamış olmak,
- Maddi sorunlar,
- Gelecek kaygısı yaşamak,
- Evlilikle ilgili sorunlar,
- Gebelik ile ilgili endişeler,
- Tiroid bezinin işlevlerindeki sorunlar,
- Çok genç yaşta ya da çok ileri yaşta gebelik yaşayan kadınlar depresyon konusunda daha yüksek risk altındadırlar.
Hamilelikte depresyon komplikasyonları nelerdir?
Hamilelikte depresyona giren anne adayının bebekleri doğrudan ve dolaylı olarak bu sorundan etkilenirler. Bunun yanında prenatal depresyon anne adayının kendi davranışlarına da olumsuz etki yapar. Depresyondaki anne adayı kendine iyi bakamaz, doğru beslenemez, gebelikte çok önemli olan egzersiz gibi etkinliklere de zaman ayırmaz. Hatta depresyona giren anne adaylarının doktor randevularını unuttukları ya da geciktirdikleri bilinir. Bunun yanında doğum öncesi bakımın sürekli bir şekilde ihmal edilmesi de bebek üzerinde olumsuz etki yapabilir.
Anne adayının yaşadığı her bir olumsuzluk kesinlikle bebeği de az ya da çok etkilediğinden hamilelikte depresyona giren kadınların bebeklerinin çoğunlukla aşırı kilolu ya da prematüre doğdukları bilinmektedir. Hatta doğumdan sonra, bu bebeklerin zaman zaman anneleri gibi depresyon belirtileri gösterdikleri de gözlenmiştir. Yani bebekliğinde ve çocukluğundan sebepsiz yere sinirli, öğrenmesi yavaş ve dikkat çekmek için fazlasıyla tepkisiz olabilirler, yaşları ilerledikçe, bazıları çok daha agresif olma eğilimi gösterebilir.
Hamilelik döneminde depresyon yaşanan annelerin bebeklerinde bazen anksiyete bozukluğu olabiliyor. Bu bebekler normalden daha çok ağlar ve çoğu strese daha yatkın olur. Zira anneleri; daha agresif ve endişeli ebeveynlik tarzı benimseyerek çocuğuna aşırı kaygılı yaklaşıyordur. Ayrıca bazı uzmanlar, stres hormonlarının plasentaya geçebileceğini ve bebeğin beyninin gelişimini olumsuz etkileyebileceğini düşünmekteler. Bu konuda yapılan birtakım çalışmalar, depresyonu olan annelerin yenidoğanlarının stres hormonu kortizol düzeylerinin yükselmesi ile doğabileceğini göstermiştir.
Hamilelikte depresyon nasıl teşhis edilir?
Hamilelikte depresyon belirtileri yukarıda sıralanmıştır. Bu belirtiler depresyon eğilimini göstermekle birlikte, gebelikte depresyon tanısı zor olabiliyor. Çünkü depresyon belirtileri olarak sıralanan yorgunluk, iştahsızlık, uykusuzluk belirtiler aynı zamanda normal gebelik belirtileri olarak da bilinir. Ancak anne adayı belirtiler hakkında dürüstçe konuşabilmeli, hissettiklerini paylaşabilmelidir. Bu sayede zihinsel durumu en net şeklide ortaya çıkabilir.
Hamilelikte depresyon nasıl tedavi edilir?
Hamilelikte depresyondan kurtulmak için öncelikle yeterince dinlenmek önemlidir. Hamilelik belirtileri zaten uykuya dalmayı ve deliksiz uyumayı zorlaştırabilir. Ancak koşullar ne olursa olsun anne adayı mümkünse günde 7 – 8 saat uyumaya çalışmalıdır. Zira dinlenmek hem ruhu hem de bedeni rahatlatır.
Anne adayı hamileliğin başından sonuna kadar bol bol düzenli egzersiz yapmalıdır. Uzmanlar bu konuda en etkili egzersizin yoga olduğunu düşünmekteler. Gebelikte egzersiz yapmak, anne adayının kendisine vakit ayırması demektir ve bu sayede kendisini daha değerli hisseder.
Doğru beslenmek anne adayının ruh haline iyi gelmektedir. Bunun için omega-3 yağ asitleri, protein ağırlıklı beslenme ve besin takviyeleri işe yarar.
Antidepresan ilaçlar, depresyonla mücadelede önemli bir araçtır ve çoğu gebelikte oldukça güvenlidir. Bu konuda bazı trisiklik antidepresanlar güvenli kabul edilir. Doğal yöntemlerle tedavi edilemeyen depresyon vakalarında doktorun reçete etmesiyle kullanılabilir.
Hamilelikte depresyon neredeyse her kadının yaşayabileceği bir durumdur. Bunu önlemek ve bundan kurtulabilmekte eş ve diğer aile bireylerinin anlayışı ve yardımı çok önemlidir.