Cinsellik her sağlıklı kişi için bir ihtiyaç olmakla birlikte, çiftleri birbirine bağlayan bir paylaşımdır. Kişi istediği bir karşı cins ile cinsel ilişkiye gireceğini hissettiğinde hem psikolojik hem fizyolojik olarak çok fark edilir bir iyilik hali hissederken vücudunda da bir hareketlenme yaşanır. Cinsel ilişkinin başlayacağı hissedildiği andan itibaren tepeden tırnağa bir değişim yaşanır.
Bu durum ise “cinsel uyarılma” olarak adlandırılır. Bunun tersi olarak da “cinsel uyarılma bozukluğu” ise kişinin bu hazzı, isteği yaşamaması, hatta bunundan acı duyması, isteksizlik hissetmesi durumudur. Kişinin yaşadığı fizyolojik ve psikolojik bazı sorunlar, cinselliği olması gerektiği gibi yaşamasını imkansız hale getirir, acı verici bir deneyim haline getirir.
Cinsel işlev bozukluğu üzerine yapılan çalışmalarda uzmanlar, birçok hastalığın bu soruna sebep olduğunu tespit etmişlerdir. Bu rahatsızlıkların temelinde de kişinin sahip olduğu hormonsal problemler, kullanılan ilaçlar, psikolojik sorunlar etken rol oynamaktadır.
Bunların yanında kişinin sahip olduğu yanlış öğretiler, yaşadığı toplumsal baskı ve taciz, tecavüz gibi derin travmalar da cinsel uyarılma bozukluğuna yol açabiliyor. Toplumda bilinen, bilinmeyen pek çok kişinin yaşadığı cinsel uyarılma bozukluğunun tedavisinde tıbbi tedavi ve terapi yöntemleri kullanılmakta ve tedavide mutlaka psikolojik destek alınması gerekmektedir.
Cinsel uyarılma bozukluğu nedir?
Cinsel uyarılma bozukluğu kişinin; sürekli ya da tekrarlayan şekilde cinsel uyarılma yaşayamaması ya da oluşan uyarılmanın cinsel birleşme bitinceye kadar devam ettirilememesi sorunudur. Bu sorun kişinin, daha doğrusu çiftlerin cinsellikle ilgili problem yaşanmasına sebep oluyor. Zira kişinin bedeni cinsel ilişkiye seksüel uyarılmayla hazırlanmakta ve uyarılma olmazsa da beden bu hazırlığı gerçekleştirememektedir. Kişide cinsel isteğin oluşmasıyla birlikte vücutta birtakım değişiklikler olur. Cinsel uyarılma yaşanırken kişinin hissettiği erotik duygular yoğunlaşır, kadının vajinasında da cinsel birleşmeye hazırlık olarak kayganlaşma olur.
Cinsel uyarılma durumunda vücutta vajinaya doğru kan akımı artar, cinsel heyecanlanmadan dolayı da kişinin kalp atışı hızlanır, nefes alıp verme hızı artar ve vücutta genel bir sıcaklık hissedilir. Bunların yanında kadının göğüsleri şişer ve gerginleşir, meme uçları dikleşir, klitoris şişer, vajina uzar, genişler ve gevşer. İşte tüm bunların sonucunda da cinsel organ birleşme için hazır hale gelir.
Ancak eğer cinsel uyarılma bozukluğu söz konusu ise tüm bunlar oluşmaz ve doğal olarak cinselliğin diğer dönemlerine geçiş sağlanamaz, cinsellik gerçekleşemeden sona erer. Cinsel uyarılma bozukluğuna rağmen cinsel ilişki yaşanırsa da hazzın olmadığı, çoğunlukla acı veren bir cinsel birleşme deneyimi yaşanır.
Cinsel uyarılma bozukluğu kadınlarda mı, erkeklerde mi daha sık yaşanır?
Cinsel uyarılma bozukluğu kadın, erkek toplumda pek çok kişinin ciddi anlamda mustarip olduğu konulardan birisidir. Ancak çok az kişi bu şikayetini doktora giderek ortadan kaldırmayı denemektedir. Bu bakımdan da cinsel uyarılma bozukluğunun kadınlarda ve erkeklerde görülme sıklığı hakkında net bir veri elde edilememektedir.
Bu sorun sebebiyle uzmana başvuranların çoğunun erkek olduğu bilinmekle birlikte, kadınlar cinsellikle ilgili sorunlarında bahsetmekten çekindikleri için kadınlarda ne kadar yaygın olduğu tam olarak bilinmemektedir. Hatta bu bağlamda yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre, evliliğinde mutlu olduğunu belirten kadınların üçte birinin bu sorunu yaşadığı da gerçektir.
Cinsel uyarılma bozukluğu neden olur?
Cinsel uyarılma bozukluğunun ortaya çıkmasında fizyolojik ve psikolojik temelli pek çok sorun etken olmaktadır. Uzmanlara göre; fazla endişeli olan, suçluluk duygusu yaşayan, cinsellikle ilgili korkuları olan kişiler cinsel uyarılma bozukluğunu daha fazla yaşamaktalar.
Toplumsal olumsuz yargılardan dolayı da çiftler ön sevişmeye zaman ayırmadan, direkt olarak cinsel birleşmeye geçebiliyor. Bu da kişilerin bedenlerinin cinsellik için hazırlanmasına zaman vermemektedir. Bunların yanında hormonsal bozukluklar, bazı psikiyatrik sorunlar, tansiyon, idrar söktürücü, alerji, astım ve kolesterol ilaçları da cinsel uyarılma bozukluğuna sebep olabiliyor.
Cinsel uyarılma bozukluğu kadınları nasıl etkiliyor?
Cinsellik genellikle belli bir rutinde, belli bir düzende yaşanır. Cinselliğin olması için önce kadın cinsel istek hisseder ve bunun devamında cinsel uyarılma oluşur. Ardından cinsel hazzın yoğun olarak yaşandığı bir birleşme, sonrasında da orgazm ve rahatlama dönemi yaşanır.
Yukarıda da anlatıldığı üzere cinsel uyarılma bozukluğu kadınlarda sık sık görülebilmektedir. Ancak bu sorunu yaşayan kadınların çoğu pek çok nedenle bu sorunun tedavisinden kaçınmaktalar. Zira bizim toplumuzda ve daha pek çok toplumda genç kızların cinselliğe ilgi göstermesi yoğun tepki alan bir durumdur. İnsanların ve özellikle de gençlerin cinsellikle ilgili konuşmaların “ayıp” ve “günah” olarak yargılanır.
Bu yanlış yargılardan dolayı da birçok kadın yaşamları boyunca hiç mastürbasyon yapmaz. Zira toplumda mastürbasyon sadece erkeklere ait bir cinsel doyum şekli olarak algılanırken, kadınların sadece eşlerinin cinsel isteklerine olumlu yanıt vermesi yeterlidir.
Bu bağlamda kadınlar kendi eşleriyle bile cinsel konularda konuşmaz, konuşmaktan çekinir. Bu şekilde içe dönük ve kapalı bir kadın algısından dolayı kadınların vücutlarının neresinden zevk aldığını, cinsellikte nelerden hoşlanmadığını, hangi pozisyonu sevdiği bile bilinmez.
Hal böyle olunca da toplumda hem kadınlar hem de erkekler cinselliği arkadaş sohbetlerinden, birtakım ortamlardan öğrendikleri kadarıyla yaşamaktalar. Kadınların üzerindeki cinsellik baskısı yoğun olduğu için de birçok kadın yeteri kadar uyarılmadığı halde cinsel birleşmeyi reddedemez, sorunlu bir cinsel yaşamı sürdürmek durumunda kalır.
Bu konuda yapılan araştırmalar kadınların çoğunluğunun ön sevişme sırasında eşlerine çok az katıldığını, cinsel birleşme sırasında ise çoğunlukla hareketsiz kaldığını göstermektedir. Bu nedenledir ki; birlikteliklerde, evliliklerde çatışmalar olmakta, eşler arasında yakınlaşma problemi yaşanmakta, duygusal eksiklikler de bu sorunu ortaya çıkarabilmektedir.
Eşler arasında mahremiyet olmamalı!
Cinsellik kesinlikle mahremiyet içeren bir durumdur, ancak eşler arasında bunun hissedilmemesi, utanmak, kendine duvarlar örmek gibi yaklaşımlardan kaçınılması gerekiyor. Bununla birlikte eşlerin cinselliği olması gerektiği gibi yaşayamamasının önündeki en önemli sorunlardan bir diğeri ise çiftler arası iletişimsizliktir. Eşinin ne istediğini, nelerden haz aldığını bilmeyen birinin onu memnun edebilmesi de söz konusu olmayacaktır.
Bu bakımdan uzmanlara göre; eğer açıkça konuşabilirlerse çiftler birçok sorunu kendi aralarında, bilgilenerek çözebilirler. Bu sebeple de sağlıklı ve olumlu bir iletişim kurup, konuşmak ve gerekiyorsa var olan sorunlar için bir cinsel terapiste gitmek cinsel uyarılma bozukluğu gibi diğer cinsel sorunlar için de çözüm bulunabilecektir. Aslında profesyonel bir yardımla, cinsel terapistten alınan destekle tüm cinsel sorunların çözümü mümkün olmaktadır.
Cinsel uyarılma bozukluğunun temelinde ön sevişmeye gereken önemin verilmemesi var!
Cinsel uyarılmanın olması için olmazsa olmaz koşul aslında yeterli ve tatmin edici bir ön sevişmedir. Cinsel uyarılma için ön sevişme çok büyük önem taşımaktadır. Zira ön sevişme süreci uyarılmayı kolaylaştırır. Ön sevişmenin hiç olmaması ya da çok kısa olması durumunda kadının bedeni cinsel birleşme için yeterince hazırlanamaz. Hatta kimi zaman sadece ön sevişme süresini uzatmak bile bu sorunu ortadan kaldırabiliyor.
Kadınların neredeyse hepsi ön sevişmeden büyük keyif almakta ve bunu çok sevmekteyken, erken boşalma sorunu yaşayan erkekler ise bu sorunu yaşamamak için ön sevişme süresini kısa tutmayı tercih etmekteler. Bu tür bir durumda da kadın cinsel olarak uyarılamayabiliyor, kadında cinsel uyarılma bozukluğu ortaya çıkabiliyor.
Kadının cinsel açıdan uyarılması ya da uyarılamaması durumu pek çok faktöre bağlıyken, cinselliğin yaşandığı ortam da kadının cinsel olarak uyarılmasını etkileyen etkenlerden birisi olarak önem taşımaktadır. Zira kadınlar hemen her şeyden kolaylıkla etkilenebildikleri için cinselliği yaşandığı ortam da önem taşıyabiliyor.
Bu bağlamda yeterince temiz olmayan, aşırı ışıklı veya fazla karanlık ortamlar, odanın kapısının anahtarının olmaması, bebek ya da çocukla aynı odada sevişmek durumunda kalmak gibi nedenler de cinsel uyarılmayı olumsuz etkilemekte, engelleyebilmektedir. Özellikle de evliliğin olmadığı ya da çocuk istemeyen çiftlerde hamile kalma endişesi ve hamilelik durumunda bebeğe zarar gelir korkusu da cinsel uyarılma sorununa sebep olabilen faktörler arasında yer alıyor.
Kadınlar söz konusu olduğunda diğer konularda olduğu gibi cinsel uyarılma konusunda da duygusal faktörler yine ön plandadır. Bu bağlamda kadının cinsellikten, penisten ve meniden tiksinmesi, geçmişinde tecavüz ya da taciz gibi olumsuz anılar yaşamış olması, eşi tarafından aldatılmış olması da cinsel uyarılma bozukluğuna ve cinsellikle ilgili ciddi sorunlara sebep olabiliyor.
Cinsel uyarılma bozukluğu başka sorunlarla karıştırılır mı?
Kadınların ve erkeklerin yaşadıkları birçok cinsel sorunda benzer belirtiler olduğundan birbirleriyle karıştırılması söz konusu olabilir. Zaten cinsel problemlerin pek çoğunda eşler arasında cinsellikten uzaklaşma yaşanmaktadır. Bu sebeple de sorunun kaynağının mutlaka uzman kişilerce araştırılması gerekir. Cinsel uyarılma bozukluğu genellikle, cinsel istek bozukluğuyla karıştırılır.
Oysaki cinsel istek bozukluğunda genellikle cinselliğe başlamakla ilgili bir sorun yaşanıyor, cinsel uyarılma bozukluğunda ise vücudun cinselliğe hazırlanması hususunda problem görülüyor.
Bunun yanında ağrılı cinsel birleşme sorunu da cinsel uyarılma bozukluğu ile karıştırılabiliyor. Ancak bu sorunun altında enfeksiyonlar, kist hastalıkları, geçirilmiş ameliyatlar, idrar yolu iltihabı, menopoz ya da hormonsal sorunlar yatmaktadır. Ayrıca vajinismus da cinsel uyarılma bozukluğu ile karıştırılan bir başka cinsel problem olarak bilinmektedir.
Oysaki vajinismusta herhangi bir istek ve uyarılma sorunu yoktur, kadın cinsel ilişki sırasında bacaklarını kasıp, geri çekerek birleşmeye izni vermemektedir. İşte tüm bu sebeplerle de cinsellikle ilgili sorun yaşayan kişiler öncelikle bir uzmana başvurmalı ve sorunun ne olduğu teşhis edilmeli, ardından soruna sebep olan faktörler belirlenerek tedavi yoluna gidilmelidir.
Cinsel uyarılma bozukluğu nasıl tedavi edilir?
Cinsel uyarılma bozukluğu belirtileri ya da şikayeti yaşayan kişi ya da çift mutlaka altta yatan fiziksel bir sorun olup olmadığının tespit edilmesi için bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanına başvurmalıdır. Burada fiziksel bir sorun tespit edilirse, önce o sorun tedavi edilir ve sonrasında cinsel terapiye başlanır.
Fiziksel bir sorun olmaması durumunda ise direkt olarak cinsel terapiye başlanır. Tedavi esnasında başka bir psikiyatrik sorun olmaması durumunda ilaç kullanma ihtiyacı duyulmaz ve cinsel terapistin önerileri, verdiği görevler uygulanır. Cinsel terapi sırasında çift cinsellik konusunda bilgilendirilir. Bu tedavi süreci ortalama 6 -12 seans sürer ve terapilere eşle birlikte katılmak gerekir. Cinsel terapilerin kesinlikle bu konuda uzman kişiler tarafından yapılması çok büyük önem taşımaktadır.
Tedaviyle cinsel uyarılma bozukluğundan tamamen kurtulmak mümkün müdür?
Cinsel uyarılma bozukluğunda uygulanan profesyonel tedavi ile oldukça başarılı sonuçlar almak mümkündür. Ama tedaviden alınacak sonuç pek çok faktöre bağlıdır. Bu bağlamda çiftin tedaviye verdiği önem, verilen görevlerin yerine getirilmesi, eşlerin tedavi isteği ve seansların aksatılmaması gibi değişkenler tedaviyi olumlu etkilerken, eşini istemeyen, bu konuda bir yakınlık hissedemeyen çiftlerde tedavi genellikle başarısız olur. Tedavinin tüm şartlarının yerine getirildiği durumlarda ise bu sorundan tamamen kurtulabilmek mümkün olmaktadır.