Bir çocuk sahibi olabilmek pek çok çiftin hayali olmakla birlikte, genellikle gebelik planı yapan kadınların en önemli isteği çok kısa süre içinde gebe kalıp sağlıklı bir çocuk doğurabilmektir. Hatta birkaç ay deneyip gebe kalamayan kadınlar kısırlıktan şüphe edip doktora başvururlar. Oysaki 35 yaşın altındaki kadınların 1 yıl, 35 yaşın üzerindekilerinse en az 6 ay süre ile düzenli olarak korumasız cinsel ilişkiye girdikleri halde gebe kalamamaları durumunda olası bir kısırlıktan bahsedilebilir.
Bunun dışında gebe kalma süresi biraz uzadı diye moralleri bozmak ve üreme yetisinde bir problem mi var diye endişe etmek gereksiz ve anlamsızdır. Ayrıca gebe kalabilmek ve kalamamakla ilgili neredeyse herkesin bildiği, duyduğu kulaktan dolma bilgiler bulunmakta ve bunlara göre de gebe kalmayı kolaylaştırdığı ya da zorlaştırdığı şeklinde yorum yapılan uygulamalar bulunmaktadır.
Oysaki muayeneyi gerçekleştiren doktorun önerileri ve uyarıları dışında hiçbir hususu önemsememek en doğru yaklaşımdır. İşte size gebe kalmayı kolaylaştırma ya da zorlaştırma etkisi olduğu düşünülen yanlış hususlar:
- Doğum kontrol hapları
Doğum kontrol hapları gebeliği kısa süreli olarak engelleyebilen bir kimyasal içeriğe sahip ilaçlardır. Bunların uzun yıllar düzenli olarak kullanılması kadının hormonlarında birtakım salgılanma sorunlarına sebep olabilir. Bu hapların çalışma mekanizması yumurtlamanın engellenmesi şeklindedir. Yani kadın, doğum kontrol hapını kullanmayı bıraktığı zaman birkaç gün içinde vücuttan atılacak ve birikmeyecektir.
Bu sebeple de doğum kontrol haplarının vücuttan temizlenme sürecinin uzun ya da kısa olması bu hapın ne zamandan beri kullanıldığı ile ilgili değildir. Bunlar yumurtlamayı engelleyen ilaçlar olduğundan vücuttan atılımı gerçekleştiği andan itibaren kadının üreme sistemi tekrar çalışmaya başlar. Hapların vücuttan atılımı bazı kadınlarda 2 hafta içinde tamamen gerçekleşip yumurtlama olurken, bazılarında bu süreç en fazla 2 ay kadar olabiliyor. Bu bağlamda sonuç olarak doğum kontrol hapını bıraktıktan en geç 2 ay sonra kadının yumurtluyor olması gerekir.
Ancak bu hapları kullanmadan önce de kadının adet düzensizliği varsa, zaten yumurtlama fonksiyonlarında sorun var demektir. Bu durumda ilacı bıraktıktan sonra da adetleri düzensiz olmaya devam edecektir. Böyle vakalarda kadının yumurtlama tedavisi görmesi, adet kanamalarının düzene sokulması gerekir. Doğum kontrol hapının uzun yıllar kullanılmasının kısırlığa sebep olması gibi bir düşünce ise kadının ilerleyen yaşla birlikte doğal olarak yumurtalık rezervinde azalma olması ile bağlantılı olabilir ve bu da doğum kontrol hapının bir etkisi değildir.
- Cinsel ilişki pozisyonu
Cinsel ilişkide bazı pozisyonların kadının gebe kalmasını kolaylaştırdığı, bazılarının ise gebeliği zorlaştırdığı gibi yanlış bir inanış söz konusudur. Bir cinsel birleşmenin gebelikle sonuçlanabilmesi için önemli olan spermin rahim ağzına en kısa sürede gelmesi ve yumurtayı dölleyebilmesidir. İşte bunun da cinsel ilişkinin pozisyonuyla hiçbir bağlantısı yoktur.
Günümüze kadar cinsel ilişki pozisyonu ve gebelik üzerine sayısız çalışma yapılmış ve bunlardan hiçbirinde birleşme pozisyonları ve gebelik arasındaki bağlantıyı açıklayan, mantıklı bir düzleme oturtan herhangi bir bilimsel çalışma yoktur.
Cinsel ilişkinin pozisyonu ve gebelik elde edebilme başarısı üzerinde en çok altı çizilen yanlış inanışların başında; ilişki sonrasında bacakları yukarı kaldırmanın gebelik şansını artırdığı yönündedir. Oysaki ilişki sonrasında vajinadaki spermler çok hızlı bir şekilde rahim ağzına doğru yüzmeye başlarlar. Bu bakımdan sırt üstü yatmak ya da bacakları kaldırmak herhangi bir fayda sağlamaz.
Hatta bu konuda yapılan çalışmalar tüp bebek tedavilerinde embriyo transferi yapıldıktan sonra 5 dakikadan daha kısa süreli bir istirahatin yeterli olduğunu gösteriyor.
- Öksürük şurubu kullanmak
Daha kısa süre içinde gebe kalmak isteyen kişilere doktorların önerdiği yumurtlamayı kolaylaştıran, yumurta ve sperm kalitesini artıran birtakım ilaçlar bulunmaktadır. Onların dışındaki ilaçlarla ilgili bilinen bir gebeliği artırıcı etki söz konusu değildir. Şöyle ki; öksürük şuruplarının bazılarında bulunan guanfesin adlı madde balgamı incelterek kişinin öksürüğünü gidermektedir. İşte bu mantıktan yola çıkarak rahim ağzındaki salgıların da incelebileceği ve buradan spermin geçişinin kolaylaşacağı gibi bir düşünce bulunmaktadır. Ancak bu konuda yapılan bilimsel araştırmalarda böyle bir etkiye rastlanmamış ve hiç de ihtiyaç yokken bu tür ilaçları kullanmanın kişinin üreme sağlığı başta olmak üzere diğer fonksiyonlarına zarar verebileceği bilinmektedir.
- Her gün cinsel ilişkiye girmek
Bir an önce bebek sahibi olmak isteyen çiftler bunun için en uygun zamanın ne zaman olduğunu bilmek ister. Gebelik için en uygun dönem elbette ki yumurtlama dönemidir. Zira spermin ömrü 3 gün ve yumurtanın ömrü ise 2 gündür. Bu bakımdan kadının yumurtlama dönemi içindeki 1 haftalık ya da 5 günlük dönem gebe kalma potansiyelinin yüksek olduğu zaman dilimidir. Bu sebeple de her gün değil, iki günde bir korumasız cinsel ilişkiye girmek gebe kalma şansını artırabilir.
Oysaki her gün cinsel ilişkiye girildiğinde erkeğin menisinde yeterli sayıda ve kalitede sperm birikmemiş olabilir. Aynı bağlamda haftada ya da 10 günde bir gibi seyrek cinsel ilişkiye girilmesi durumunda ise kadının yumurtlama döneminin denk getirilmesi ihtimali düşecektir. Uzmanlar gebelik elde edebilmek için en doğru ilişki sıklığının iki günde bir, haftada 3 şeklinde olmasını istemekteler. Bu şekilde hem yumurtlama döneminin denk getirilmesi hem de erkeğin menisinde yeterli sayıda ve kalitede sperm bulunması mümkün olabilir.
- Cinsel ilişkide kayganlaştırıcılar kullanmak
Cinsel ilişki esnasında kayganlaştırıcılar kullanmanın spermlerin yumurtaya ulaşmasını kolaylaştırdığına dair yanlış bir inanış vardır. Ancak bunun tam tersi bir durum söz konusudur. Zira kullanılan kayganlaştırıcıların hepsi vajinanın doğal pH dengesini bozduğu için kadının gebe kalmasını zorlaştırmaktadır. Bu sebeple de uzmanlar gebe kalmak isteyenlere bu kayganlaştırıcılardan uzak durmalarını önerirler.
Gebe kalmayı kolaylaştıran doğru öneriler
- Kadın ve erkeğin yaşının fazla ilerlemeden gebelik planlamaları doğru olur. Zira ilerleyen yaş ve özellikle de 35 yaşın üstü gebeliği zorlaştırmaktadır.
- Alkol tüketimim kadın ve erkekte sperm ve yumurtanın hem sayısını hem de kalitesini düşürmekte, hatta erkekte anormal özelliklere sahip sperm miktarını artırmaktadır. Bu sebeple de çocuk sahibi olmak isteyenler alkolden uzak durmalılar.
- Sigara ve diğer tütün maddeleri sperm ve yumurta kalitesini düşürdüğü için bırakılmalıdır.
- Sağlıklı bir üreme fonksiyonuna sahip olmak için vücudu içten beslemek, yani sağlıklı ve doğal beslenmek gerekir. Bunun için gebelik planlayanlar daha kaliteli üreme hücrelerine sahip olmak için vitaminler, mineraller ve protein açısından zengin beslenmeli, hazır ve paketli gıdalardan uzak durmalıdır.
- Spermlerin sağlıklı olması için vücut dışında bulunan testislerin sağlıklı olması gerekir. Zira spermler testislerin içinde bulunur. Bu bakımdan testislerin ısısını yükseltecek ve dolayısıyla da sperm kalitesini düşürecek sauna, hamam ve sıcak banyolardan uzak durulmalıdır.
- Stres üreme hücrelerinin sağlığını olumsuz etkilediği için iş ve özel yaşamda stresten uzak durulmalıdır. Uzmanlara göre stresli bir ortamda salgılanan vücut enzimleri, kadınlarda her ay gebelik oranlarını % 12 oranında azaltırken, erkelerde ise boşalma problemlerine neden olmaktadır. Bu bakımdan stresi yaşamdan çıkararak gebelik elde edebilme olasılığı artırılabilir.
Selamün aleyküm hocam bnde polikistik over Sendromu var ve prolaktin yüksekliği oluyor daha sonra ilac kullanmadan düşüyor ve adetlerim düzensiz uc ayda bir oluyom ve cinsel ilişki olduktan sonra bosalma oljnca bnde bir iki gun akıntı oluyo hsg de çektim tuplerle alakali bisey demedi sebebi nedir