Kemoterapi, kanseri tedavi etmekte kullanılan yöntemlerden bir tanesidir. Kemoterapide kanser hücrelerini yok etmek için birtakım ilaçlar kullanılır. Kemoterapi sonrası kadınların adet düzenlerinde ve doğurganlıklarında değişiklikler meydana gelebilmektedir.
Kemoterapinin doğurganlık üzerindeki etkisi kadının kaç yaşında olduğuna, tedavi öncesi adet düzenine, hormon seviyelerine, kanserin ve tedavinin türüne ve tedavinin dozuna göre değişiklik gösterecektir. Bu nedenle kemoterapi sonrası kadının doğurganlık durumunun nasıl olacağını önceden tahmin etmek zor olmaktadır.
Kemoterapinin kadın üreme sistemi üzerindeki etkilerine ve neden olabileceği sorunları bu yazıda okuyabilirsiniz.
Kemoterapi Yumurtalıklara Zarar Verir mi?
Kemoterapi, üreme organları ve hormonları düzenlemekten sorumlu hipotalamik-hipofiz ekseni dahil olmak üzere kadın üreme sistemine zarar verebilmektedir.
Yumurta üretimi için östrojen gibi her ay salgılanması gereken hormonlar, yumurtalıklarda yer alan oosit adı verilen hücrelerde üretilir.
Oositler, hızlı bir şekilde bölünme eğiliminde oldukları içim genelde hızlı büyüyen hücreleri öldüren kemoterapiden etkilenir. Bu da yumurtlama için önemli olan hormonların kaybına neden olup doğurganlıkla ilgili sorunlara yol açabilir. Kemoterapi sonrası bazı durumlarda erken menopoza girmek mümkündür.
Kemoterapi ilaçları ne kadar yüksek dozlarda kullanılırsa doğurganlık üzerinde sorunlara yol açabilme ihtimali daha fazla olabilmektedir. Hatta karın ya da pelvis bölgesine uygulanan kemoterapi ve radyoterapi gibi tedaviler, daha ciddi kısırlık sorunlarına yol açabilmektedir.
Kemoterapi Adet Düzensizliği Yapar mı?
Amenore ya da adet görememe farklı şekillerde ortaya çıkabilmektedir.
Primer amenorede 15 yaşına gelindiği halde ya da göğüslerin büyümeye başlamasından itibaren iki yıl içerisinde adet görmeye başlanmamıştır.
Sekonder amenorede ise üç aydır adet görmeme ya da altı aydır adet düzensizliği söz konusudur. Sekonder amenore nedenleri arasında stres, düşük vücut ağırlığı, bazı ilaçlar, aşırı egzersiz ya da yeme bozuklukları yer almaktadır. Ayrıca polikstik over sendromu ya da rahim yaraları gibi şeyler de sekonder amenoreye neden olabilmektedir.
Kemoterapi nedeniyle adet görmemenin, sekonder amenoreye dahil olduğu söylenebilir. 2015 yılında yapılan “Menses resumption after cancer treatment-induced amenorrhea occurs early or not at all (Kanser tedavisine bağlı amenore sonrası adetin erken gelmesi ya da hiç gelmesi)” isimli araştırmada, en az iki yıl önce kanser tanısı almış 20-25 yaşları arasındaki 1043 kadın incelenmiş ve bu kadınların yüzde 31,6’sında adet görememe olduğu görülmüştür. Amenore tanısı alan kadınların yüzde 70’inde adet görme tekrar başlamış ve bu kadınların yüzde 90’ı iki yıl içinde tekrar adet görmüştür.
Kemoterapi Sonrası Doğurganlık
Kemoterapi sonrası kısırlığa neden olabilen bazı faktörler bulunmaktadır. Bu faktörlerden en önemlileri şu şekildedir:
- Yaş: Kadının yaşı ne kadar gençse yumurtalıklarında o kadar fazla yumurta vardır. Bu sayede kadının kemoterapi alması gerekse de doğurganlığını korumak için daha yüksek şansı bulunmaktadır.
- Ergenlik ve menopoz: Ergenlik döneminden önce kemoterapi gören ve tedavi sonrası tekrar adet görmeye başlayan genç kızların erken menopoz riski bulunmaktadır. Erken menopoz, kadının 40 yaşından önce menopoza girmesini ifade eder. Erken menopozun bir diğer adı erken yumurtalık yetmezliğidir. Yumurtalıklar, doğurganlık için gerekli olan hormonları üretmeyi durdurursa kısırlık meydana gelir.
Bununla birlikte kanser tedavisinden sonra kadın adet görmeye başlaması, tekrar doğurgan olduğu anlamına gelmez. Doğurganlığınız hakkında bilgi sahibi olmak için bir uzmana danışmanız gerekecektir.
Kanser ilaçlarının çoğu anne karnındaki bebeğe zarar verebileceği için kanser tedavisi gören kadınların, tedavi süreci boyunca doğum kontrol hapı kullanarak olası bir gebeliği engellemeleri önerilir.
Kemoterapi ve Menopoz
Kemoterapi sırasında geçici olarak adet görmeyebilirsiniz. Ancak bunun kalıcı olması da mümkündür. Yaş ilerledikçe menopozun kalıcı hale gelmesi riski daha yüksek olmaktadır.
Erken menopoz halinde adet düzensizliği ortaya çıkacak ve sonrasında adet görme tamamen sona erecektir. Bu durumda aşağıdaki belirtileri yaşamanız mümkündür:
- Sıcak basması
- Cilt kuruluğu
- Vajinal kuruluk
- Enerji kaybı
- Cinsel istek kaybı
- Ruh halinde değişimler
- Moral bozukluğu
Doktorunuz, menopoz belirtilerini azaltmak için kanserin türüne göre hormon replasman tedavisi önerebilir. Bu tedavi, kemoterapi sonrası başlamalıdır. Ancak hormonlar tekrar yumurta üretmenize yardımcı olmayacağı için kısırlığı durdurma konusunda etkili olmayacaktır.
Kemoterapi Sonrası Cinsel Yaşam
Kemoterapi yorgunluk, ağızda yaralar, sinir ağrısı, mide bulantısı, iştahta azalma ve ağrı gibi belirtilere neden olup kişinin cinsel isteği üzerinde etkilere sahip olabilmektedir.
Bazı ilaçlar vajinanın kuruluğuna ya da iltihaplanmasına yol açıp ilişkiyi zor hale getirebilmektedir. İlaçlar bazense genital uçuklara ve siğillere neden olabilmekte ve cinsel hayatı etkileyebilmektedir.
Kemoterapi ve Doğum Kusurları
Kemoterapi, gebeliğin özellikle ilk trimesterında bebekte sakatlıklara yol açabilmektedir. Hatta tedavi, ikinci ve üçüncü trimesterlarda da gebelik komplikasyonlarını arttırabilmektedir.
Bu nedenle kemoterapi sırasında doğum kontrolü kullanmanız önemlidir. Ancak kemoterapi mide bulantısı ve kusmaya neden olduğu için doğum kontrol haplarının etkisini azaltabileceğinden dolayı hap kullanım genelde tercih edilmemektedir.
Kemoterapi gören kadınlara genelde kondom ve diyafram gibi bariyer yöntemler ya da bakır spiral kullanmaları önerilmektedir.
Sonuç Olarak
Kemoterapi bazı kadınlarda doğurganlığı olumsuz yönden etkileyebilmektedir. Tedavi sonrası doğurgan olsanız dahi hamile kalmak için belli bir süre beklemeniz gerekecektir. Kemoterapide kanser hücreleri yok edildiği için embriyonun gelişimi bu tedaviden etkilenebilmektedir. Bu nedenle ileride anne olmayı düşünüyorsanız, kemoterapiye başlamadan önce bebek sahibi olma planlarınız ile ilgili olarak doktorunuzla konuşmalısınız.