Miyom oluşumlarında büyüme meydana gelmiyorsa, hastada menopoza girme yaşının yaklaşması halinde ya da miyomların herhangi bir yakınmaya neden olmaması halinde, tedavi edilmeleri gerekmeyebilir. Ancak miyomlar yerleşim yerine ya da büyüklüğüne göre, hastalarda ağrıya, adet kanamasında artışa, kansızlığa ve sıkça idrara çıkma gibi sorunlara neden olabilir. Bu etkiler olduğunda, miyomların tedavi edilmesi gerekir. Bazı hastalardaki miyomlar şikayete neden olmasa da, büyüme gösterdikleri takdirde ileride sorun yaşanmaması için, tedavi edilmeleri gerekebilir. Tedavi aşamasında farklı yöntemlerden faydalanılabilir.
Miyomlar ne zaman tedavi edilmeli?
Miyomlar ilaçla tedavi edilseler bile, tedavinin bırakılması halinde yeniden büyüme gösterdiklerinden fazla kabul görmez. Bunun dışında yan etkileri de bulunmaktadır. Miyomların cerrahi olarak çıkarılması tedavide daha başarılı sonuçlar alınmasına neden olur. Hastaya sorun çıkaran, ağrıya neden olan, kanama etkisi gösteren miyomlar tedavi edilmelidir. Hastanın şikayeti yoksa rahimin fazla büyümesine neden olmuyorsa, bu durumda takip edilmeleri gerekir. Her 2 defa yapılan ultrason muayenesinde, miyomun büyümesi ve boyu incelenir. Miyomların cerrahi olarak tedavi şeklini belirleyen unsur, miyomun yerleşimi ve hastanın bundan sonra bebek isteğinin olup olmadığıdır.
Rahim boşluğu içindeki miyomlar (submüköz): Bu şekilde yerleşmiş miyomların histereskopik miyomektomi ile tedavi edilmesi uygun olacaktır. Bu tedavi kısa sürede yapıldığından, hastanın hastanede yatış süresi az olduğundan, karında kesi olmadığı için enfeksiyon riski düşük olduğundan, rahmin alınma riski az olduğundan ve başarı oranı yüksek olduğundan tercih edilir. Ancak tedavide rahmin delinme riskinin olması ve işlemin uzaması halinde suyun kan damarlarına gitme ve beyinde ödem gelişme riskinin olması nedeniyle dezavantajlı olmaktadır.
Rahim dışında yerleşen miyomlar (subseröz): Bu tür miyomların açık ameliyat yerine, laparoskopik yani kapalı ameliyat edilmesi en uygun yöntemdir. Fakat bunun yapılması için, miyomların belli bir büyüklüğünün olması gerekir.
Miyomların cerrahi yolla alınmasının farklı komplikasyonları bulunmaktadır. Bu konuda hastaların bilgilendirilmesi ve onayının alınması gerekir. Ameliyat sırasında her zaman rahmin alınmasına gerek kalmaz. Fakat çok büyük olan ya da rahmin aşağısında yerleşen miyomlarda bu risk olmaktadır. Ayrıca miyomların yok edilmesini sağlayan bir ilaçta bulunmamaktadır. Bazıları miyomların küçülmesini sağlasa da, hastanın ilaç nedeniyle menopoza girme olasılığı vardır. Miyomların cerrahi olarak tedavi edilmesi sırasında bazı yöntemler kullanılabilir.
Miyom tedavisi için uygulanan yöntemler nelerdir?
Hormon tedavisi: Miyomların bu şekilde tedavisi sırasında, hastalarda menopoz oluşturabilecek kadar, östrojen düzeyini düşüren GnRH agonistleri adlı ilaçlardan verilmektedir. Bu etkiyle miyomların küçülmesi ve miyomları besleyen kan damarlarının incelmesi hedeflenir. Bu yüzden hastalardaki yakınmalarda azalma meydana gelir. Uygulanan hormon tedavisinin kesilmesinin ardından miyomlar hızla eski durumuna geriye döner. Tedavide bu tür ilaçların uzun bir süre kullanılması hastaların kemik erimesi ve menopoz belirtileriyle karşı karşıya kalmasına neden olabilir. Bu nedenle miyomların bu şekilde tedavi seçeneği sadece kısa süreli iyileşme ihtiyacı olacak durumlarda tercih edilir. Bu ilaçlar diğer tedavi yöntemlerini kullanmak istemeyen hastalarda kısa süreli rahatlık sağlamak amacıyla ya da miyomektomi ameliyatından önce hastadaki kanamaları azaltmak amacıyla kullanılabilir.
Miyomektomi: Miyom tedavisinde bu yöntem hastalara genel anestezi uygulanıp, rahimde olan miyomların tek tek alınmasını sağlamaktadır. Bu tedavi yöntemini kullanmak, rahimin alınmasına gerek kalmadan, kadınların doğurganlık özelliğini koruyabilmelerini sağlar. Bu operasyonlar genellikle karın bölgesinden açık yöntemle yapılsa da, laparoskopik ya da histeroskopik yöntem kullanılarak uygulanabilir. Hastada çekilen MR sonucunda rahimde miyom tespiti yapıldığında, en uygun tedavi yöntemi olarak uygulanabileceği söylenebilir. Rahimdeki miyom sayısının artması tedaviyi daha zor hale getirebilir. Bu şekilde hem ameliyatın süresi daha uzun olur, hem de hastanın operasyon sırasında daha fazla kan kaybına neden olur. Bu nedenle hastanın hastanede kalış süresi artar ve ortaya çıkan komplikasyonlar daha fazla olur. Bazı durumlarda hastaların yeniden ameliyat edilmesi gerekebilir.
Histerektomi: Miyomların bu şekilde tedavi edilmesi sırasında genel anestezi uygulanıp, rahim miyomlarla beraber alınmaktadır. Bu yöntemin tedavi olarak tercih edilmesi ve hastanın 40 yaşının üzerinde olması halinde, yumurtalıklarında birlikte alınmasıyla uygulanır. Genellikle rahminde fazla sayıda miyomu olan, menopoza giren ya da çocuk sahibi olmak istemeyen kadınlarda bu yöntem tercih edilmektedir. Bu tedavi yönteminin tercih edilmesiyle hem miyom tedavisi yapılmış olur, hem de hastada yumurtalık ve rahim kanseri riski ortadan kaldırılır. Ameliyattan sonra hastalara yumurtalıklardan salgılanan hormonlarda ilaç tedavisinin içinde verilmektedir. Tedavide bu yöntem genellikle diğer tedavi yollarının uygulanmasına rağmen, bunlardan sonuç alamayan hastalara tavsiye edilmektedir.
HAYFU (Yüksek yoğunluklu odaklanmş ultrason): Tedavide yüksek yoğunlukta olan ultrason dalgalarıyla ve bir mercekle birlikte dokuya odaklanıp, meydana gelen yüksek ısı sayesinde dokunun yakılması hedeflenir. Bu yöntem en fazla kanser hastaları kadınlarda tercih edilmektedir. Miyom tedavisinda kullanılan HAYFU başarılı sonuçlar vermiştir. Tedavi sırasında ciltten kesi yapılmaması, tedavinin daha kısa sürede yapılmasına olanak vermektedir. Fakat bu yöntemin kullanılmasında da bazı yan etkiler görülmektedir. Tedavinin başarılı bir şekilde uygulanabilmesi için, öncelikle ultrason dalgalarının dokulara ulaşabilmesi ve tedaviyi gerçekleştirebilmesinde önünde herhangi bir engel olmaması gerekir. Ancak ultrason dalgalarının önünde olan kemik dokusu ve organlar bunu emerek tedaviyi zor bir hale sokmaktadır. Tedavi sırasında dokunun çevresinde olan bölgelerde ısınma ortaya çıkabilir. Bu etki hastalarda siyatik sinir hasarına sebep olarak bacak ağrısına, cilt yanığına ya da deri altında olan yağ dokusunda sertleşme gibi sonuçlara neden olabilir.
HAYFU tedavi yöntemi uygulanırken, dokular ultrason ya da emar ekranında görüntülenir. Bu şekilde ultrason dalgaları uygun bir şekilde yer değiştirilerek, her bölge yakılmaya çalışılır. Uygulama bu nedenle oldukça uzun bi süreçte tamamlanır. Emar cihazlarının bile bu kadar uzun bir süre kullanılması, ayrı bir maliyettir. Bu direkt olarak tedavinin maliyetlerini yükseltmektedir. Buna bağlı olarak hastadaki miyomların büyüklüğü ve miyomların sayısına göre HAYFU tedavisinin maliyeti artmaktadır. Bu etkenler nedeniyle tedavinin fazla miyomu olmayan ve cilde yakın yerleşimi olan miyomları bulunan hastalarda tercih edilmesi daha faydalı olur. Miyom hastaları arasında yapılan bir araştırmada, bu tedavinin sadece % 25 inde uygun olduğu belirlenmiştir.
Perkütan Ablasyon: Miyomların bu şekilde tedavi edilmesinde ciltten ultrasonla ya da tomografi kullanılarak, özel bir iğneyle girilmekte ve miyomlar bu şekilde tahrip edilmektedir. Bunu yapmak için mikrodalga ve radyofrekans yöntemleri kullanılarak miyomlar ısıtılmakta ya da kriyoablasyon yöntemi kullanılarak miyomlar dondurulmaktadır. Bu şekilde miyomların tahrip edilmesi sağlanmış olur. Kanser hastalarında uzun yıllardır kullanılan ve bunun sonucunda etkinliği tespit edilmiş bir tedavi yoludur. Ancak ablasyon sırasında iğne cilt üzerinden ya da vajinadan sokulduğunda, bunun miyomun orta yerine yerleştirilmesi gerekir. Aynen HAYFU yönteminde olduğu gibi, miyomun daha rahat izlenmesi, miyomların yüzeysel yerleşimde olması ve sayıca az miyomun olması başarılı bir tedavinin gerçekleştirilmesini sağlar. Bu yöntemin uygulanacağı miyomların çapınında 5 cm den küçük olması gerekir. Çapları daha büyük olan miyomlarda ve rahmin iç yüzüne yakın olan miyomlarda bu tedavinin fazla etkinliği olmadığı tespit edilmiştir.
Embolizasyon: Miyom tedavisinde bu yöntemin tercih edilmesi halinde, hastalara lokal anestezi uygulanmaktadır. Hastanın kasığından ince bir kataterle girilmekte ve rahmi besleyen atardamarlara ulaşılmaktadır. Damarların tıkanmasına neden olan tanecikler kataterle verilmektedir. Bu miyomların beslenmesini engelleyen bir uygulamadır. Bu şekilde doku ölümü meydana gelmekte ve miyomlarda küçülme olmaktadır. Bu şekilde hastanın şikayetleri ortadan kalkar. Bu uygulamanın diğer bir avantajı ise, rahimde olan diğer dokuların bundan zarar görmemesidir. Çünkü diğer dokular karında olan diğer damarlardan beslenmekte ve gerçekleştirilen embolizasyon işleminden etkilenmezler. Günümüzde rahimde olan miyomların tedavisinde sıkça kullanılan bu tedavi yoluyla, oldukça başarılı sonuçlar alınmaktadır. Bu tedavinin uygulanması sırasında hastada herhangi bir kkesi yapılmaması, işlemin sadece lokal anestezi altında uygulanması, hastaların tedaviden sonraki gün hastaneden
taburcu edilebilmesi, tedavinin avantajları arasında yer almaktadır.
Embolizasyon yönteminin histerektomiye göre daha üstün olması, sadece hastada rahmin bütünlüğünü koruması, miyektomiden daha üstün olması sadece miyomların alınma şekliyle ilgili değildir. Aynı zamanda rahimde bulunan tüm miyomlar için etkili olan bir tedavi şeklidir. Ancak diğer tedavi yöntemleri gibi, embolizasyon tedavisi için doğru hastaların tercih edilmesi gerekir. Buna dikkat edildiği takdirde, tedavinin başarı oranı daha yüksek olur. Bu tedaviye başlanmadan önce alanında uzman ve deneyimli olan bir radyoloji uzmanından fikir alınması daha yararlı olur.