Tüp bebek tedavisi, uzun senelerdir ülkemizde ve dünyada başarıyla uygulanıyor ancak tedavi sürecinde başarısız olarak yeniden tedaviye başlamak zorunda kalan pek çok anne baba adayı da mevcut. Tıp teknolojilerindeki ve araştırmalardaki gelişmeler ise var olan sorunları gün geçtikçe ortadan kaldırıyor, daha sağlıklı ve başarılı gebeliklerin ortaya çıkmasına yardımcı oluyor. Tüp bebek tedavisinde yenilikler gerçekleştikçe, önceden çocuk sahibi olamayan aileler için de yeni umutlar doğuyor ve tedavini kapsamı genişleyerek daha fazla kişiye hizmet ediyor.
Tüp bebek tedavisindeki başarı oranınızı hesaplama aracımızdan hesaplayabilirsiniz.
https://www.bulenttiras.com/tup-bebek-basari-orani-hesaplama
Bu yeniliklerin bazıları direkt olarak yöntemin uygulanış şeklinde meydana gelebiliyor, bazıları ise kullanılan ekipmanların iyileştirilmesi ile yeni tanılama testleri olarak karşımıza çıkıyorlar. Geçmiş senelerde aynı kaba konulan yumurta ve spermlerin döllenmesini beklemek gerekiyorken, günümüzde spermlerin yumurtaya mikroenjeksiyon ile sokularak döllenmelerinin sağlanması, bu gelişimin hızını bizlere göstermesi açısından çok önemli.
Son senelerde tüp bebek tedavisindeki gelişmelere kısa bir göz atalım ve bunların ne işe yaradıklarına dair de kısa bir bilgilendirmede bulunalım.
Dinamik Embriyo Görüntüleme
Dinamik embriyo görüntüleme sistemleri, embriyoların sürekli olarak kontrol altında tutulmalarını sağlıyor ve böylece tüp bebek tedavisinde rahime konulacak olan bu döllenmiş yumurtaların gelişimlerini anlık olarak görmek mümkün hale geliyor.
Eskiden döllenen ve gelişmeye başlayan yumurtalar, yani embriyolar, bir kültür içerisinde tutulur ve orada gelişmeye başlarlardı. Fakat bu kültür içerisindeki gelişimlerinin takip edilmesi için her gün dışarı çıkarılmaları, mikroskoba yerleştirilmeleri ve laboratuvarın koşullarına maruz kalmaları gerekiyordu. Bu ortam değişimlerinin her gün gerçekleşmesi ise embriyoların gelişim sürecinde onlara zarar vererek maalesef tüp bebek şansının düşmesine neden oluyordu.
Son senelerde kullanılmaya başlanan dinamik embriyo görüntüleme sistemleri sayesinde artık embriyoları kültür içerisinden çıkarmadan direkt olarak görüntülemek mümkün. Bu sayede laboratuvarın koşullarından etkilenmeden gelişimlerine devam etmelerini sağlamak ve gözlem yapmak da mümkün hale geliyor.
Vitrifikasyon
Embriyoların veya üreme hücrelerinin dondurulması işlemi, geçmişte yavaş dondurma adı verilen bir yöntem ile gerçekleştiriliyordu ve bu yöntemde hücrelerin çözünme süreci yeteri kadar başarılı değildi. Hem kullanılan malzemeler hem de operatörün kabiliyeti gibi çok sayıda faktörden etkilenen bu eski yöntemin yerine artık embriyoya neredeyse hiç zarar vermeyen vitrifikasyon işlemi kullanılıyor ve başarı oranları %90’ların üzerinde bulunuyor.
Embriyo, yumurta ve sperm dondurma işlemleri, anne ve baba adaylarının başarısız tüp bebek tedavilerinin ardından her defasında aynı yumurta ve sperm toplama işlemlerinden geçmelerine gerek bırakmıyor ve dolayısıyla ilaç kullanımı, hormonal düzenlemeler gibi pek çok ağır işlem direkt olarak atlanarak embriyonun rahme yerleştirilmesi ile devam edilebiliyor.
Tüp bebek tedavilerinin hem maddi hem de manevi olarak çok yorucu olmaları, anne ve baba adaylarının aynı süreçlerden yeniden geçmelerini zor bir hale getiriyor ve bir de başarısızlık ile karşılaşıldığında tedaviye artık devam etmek istemeyen çiftlerle karşılaşmak mümkün oluyor. Vitrifikasyon sayesinde artık bu risk olabildiğince düşürülmüş durumda.
Yüksek Optik Büyütme
Geçmiş yıllarda tüp bebek tedavisinde kullanılacak olan spermler, 500 kat kadar büyütme yapabilen mikroskoplar vasıtasıyla seçiliyorlardı ve tedaviye uygun olacağı düşünülen spermler yumurtalara enjekte ediliyorlardı.
Fakat günümüzde IMSI olarak da adlandırılan yeni büyütme yöntemi, 8000 kata kadar büyütme sağlayabiliyor ve bu sayede sperm seçiminde daha yüksek bir başarı yakalanabiliyor. Geçmişte yanlış sperm seçimlerinden kaynaklanan hatalara bir son veren bu yeni cihazlar, mikroenjeksiyon ile birlikte kullanıldıklarında en iyi sonuçları veriyorlar.
Anne adayından alınan yumurtalar kadar baba adayından gelen spermlerin de doğru bir şekilde seçilmesi, tüp bebek tedavisindeki en önemli şartlardan birisi. Zira doğal şekilde gerçekleşen gebeliklerde genellikle en başarılı olan sperm hücresi yumurtayı döllemeyi başarabiliyor ancak mikroenjeksiyonda bu doğal koruma süreci olmadığı için hücrelerin uzmanlar tarafından ayıklanmaları gerekli.
Kapsamlı Kromozomal Tarama
Tüp bebek tedavilerinde son gelişmelerden bir tanesi, kromozom taraması olarak karşımıza çıkıyor ve PGT testi adı verilen yeni yöntem ile oluşan embriyoların genetik rahatsızlıklara ve kromozom bozukluklarına karşı taranması mümkün hale geliyor.
Gebe anne adaylarındaki düşük sebeplerinin en başında kromozom bozukluklarının geldiği düşünülürse, doğru genetik dizilime sahip olan embriyoların rahme aktarılmasının düşük riskini ne kadar azaltacağını siz de tahmin edebilirsiniz. Fakat bu yeni tarama süreci sayesinde genetik bozukluklara sahip olan bebeklerin oluşumu riski de oldukça düşüyor. Bilhassa aile geçmişinde genetik hastalıklardan muzdarip olan bireyler bulunan anne ve baba adayları, PGT taraması sayesinde bu riskleri bertaraf edebiliyor, sağlıklı bebekler dünyaya getirebiliyorlar.
Taramalar esnasında embriyoya bir hasar verme ihtimali %0.3 olarak ölçülmüş ve bu oranın neredeyse yok denilebilecek kadar düşük bir oran olması, tedavilerin daha başarılı olmasını garanti altına alıyor. Yapılan tüm tetkikler, %10’ları geçmeyen hata riskine sahipler ve gerçekleştirilen biyopsilerden elde edilen sonuçlara göre embriyonun rahme alınmaya uygun olup olmadığına karar verilebiliyor.
ERA Testi
Tüp bebek tedavisinde, bir kültür içerisinde birbiri ile eşleştirilen yumurtalar ile spermlerin döllenmesi sağlanıyor ve işlemlerin hepsi bir laboratuvarda yapılıyor. Döllenen bu embriyolar ise belirlenen günde annenin rahmine aktarılıyorlar ve gebelik başlatılmış oluyor. Ancak pek çok vakada, annenin rahminin embriyoyu kabul etmemesi riski bulunuyor ve başarısız geçen tedavilerin en büyük sebeplerinden birisi de bu.
ERA Testi ise bu sorunun üstesinden gelinmesine yardımcı oluyor. Zira test sayesinde annenin rahminden aktarımın olacağı gün küçük bir doku alınıyor, daha sonra bu doku ile embriyonun birbirine uyumlu olup olmadığı kontrol ediliyor. Rahim dokusu ve embriyo arasında bir uyumsuzluk tespit edildiğinde, rahime embriyo yerleştirme işlemi başka bir güne alınabiliyor.
Bu sayede gebeliğin gerçekleşme ihtimalinin en yüksek olduğu gün bulunabiliyor ve tüp bebek tedavisinin başarı şansı hatırı sayılır derecede artıyor. Uygun bir günde gerçekleştirilen bu işlem sayesinde düşük riskinin de olabildiğince düşürülebilmesi, anne baba adaylarının süreci daha sağlıklı bir şekilde atlatmalarına yardımcı oluyor.
Sperm Mıknatısı
Yapılan araştırmalar, sperm hücrelerinin yumurta dokusuna daha iyi tutunabilmek için belli bir yeteneğe sahip olduklarını, ancak bu yeteneğin her spermde aynı olmadığını gösteriyorlar. Sperm mıknatısı işlemi sayesinde, hangi spermin yumurtalara daha sıkı tutunma şansını olduğu ölçülüyor ve bu sayede döllenmenin daha başarılı bir şekilde gerçekleşmesi mümkün oluyor. Bilhassa mikroenjeksiyonun uygulanmadığı vakalarda, sperm mıknatısının yumurtaların doğal döllenmesinin sağlanmasında büyük bir rol oynadığını belirtmek gerekiyor.
Gelecekteki Gelişmeler
Tüp bebek tedavilerine dair araştırmalar tüm hızıyla devam ediyor ve ülkemiz de dünyayla aynı anda, hatta bazen daha önce bu araştırmaların sonuçlarına erişebiliyor. Geliştirilen ekipmanlar ve yöntemler sayesinde her geçen gün tüp bebek tedavisinin başarısı da artış gösteriyor.
Özellikle doktorundan tüp bebek tedavisinin işe yaramayacağına dair geri dönümler alanlar, önümüzdeki senelerde kendi koşullarına uygun bir tedavinin geliştirilebilme ihtimalini de unutmamalı, morallerini bozmamalılar. 10 sene önce varolan tüp bebek tedavileri ile bugünkü tedavi yöntemleri arasında bulunan büyük fark, o zamanlar çocuk sahibi olamayan insanların, bugün birer çocuk sahibi olabilmesine imkan tanıyor. Sektöre dair haberleri takip ederek, şansınızı arttırabilecek bu koşulları gözden kaçırmayın.