İnfertilite, kısırlık anlamına gelmektedir. Özellikle de aile bağlarının güçlü olduğu toplumlarda, kısırlık psikolojik açıdan oldukça etkileyici olabilir. Kısırlık tanısı alan kişiler; eksik, yetersiz, suçlu ve içe kapanma gibi duygular yaşayabilmektedir. Bununla beraber depresyon da söz konusu olabilmektedir. Kısırlık sorunu; cinsel açıdan da çiftleri olumsuz olarak etkileyebilmektedir. Bundan dolayı da kısırlık yalnızca üreme organları ile ilgili bir sorun değil, psikososyal bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Kısırlık tanısı alan çift ilk olarak çocuk sahibi olamayacağı gerçeği ile yüzleşmektedir. Kısırlık tedavilerinin bu konuda yetersiz olacağına dair karamsar bir görüş içine girmektedir. Ardından da çocuk sahibi çiftlere karşı öfke ve kıskançlık ile bakmaya başlayabilmektedir. Kısırlık sorunu olan kişi, bu konuda suçluluk hissetmeye başlayabilmektedir. Bununla beraber eşi tarafından terk edileceği korkusu ile agresifleşebilmektedir. Bazı çiftler kısırlık tedavisi için vazgeçmez ve çabalarken, bazı çiftlerde karamsarlık ağır basabilir ve tedaviyi bırakabilir. Tedavinin sonucunun belirsiz olması, çifti umutsuzluğa sürükleyebilmektedir. Bu aşamada ilaçlar ve muayeneler ertelenebilir, talimatlara uygun şekilde tedaviye ayak uydurmakta güçlük çekilir. Çeşitli durumlarda ise kısırlık tanısı alan kişi ya da çift, tüm sosyal hayatını ihmal ederek yalnızca tüp bebek tedavisine başvurabilir. Bu aşamada eşiyle, ailesiyle hatta kendisi ile olan içsel iletişimini dahi kesebilir. Bu yoğun duygular arasında çocuk sahibi olamayacağına dair düşünceler baskın gelebilir.
Erkek ve Kadın üzerinde yarattığı etki aynı mı?
Kısırlık, her kişide şiddetli ya da daha hafif çeşitli etkilere sahip olmaktadır. Bu durumda çeşitli duygusal tepkiler söz konusu olabilmektedir. Kadın ve erkeğin toplum tarafından verilmiş rollerine göre verdikleri tepki farklı olabilmektedir. Kadınların tüp bebek tedavisinde neredeyse tüm tedavi yükünü alması, psikolojik açıdan daha fazla etkilenmesine yol açabilir. Kadınlar bu aşamada duygularını paylaşabildikleri için konuyla daha sağlıklı başa çıkabilirler. Ancak erkekler bu konuyu konuşmaktan biraz daha çekinebilir. Bu aşamada içe kapanma, agresifleşme ya da tamamen içe kapanma, depresyon gibi sorunlar gözlemlenebilir.
Stres nedir?
Stres; vücudun fizyolojik ve psikolojik olarak dış etkenlere verdiği bir tepkidir. Psikolojik olarak kendini baskı altında hisseden insan, bunu fizyolojik olarak da fark eder.
- Adale sisteminde; gerginlik, kramplar, yorgunluk halleri.
- Kalp damar sisteminde; çarpıntı, tansiyon yükselmesi
- Mide bağırsak sisteminde; bulantı, kusma
Stres neticesinde:
- Kişinin motivasyonu düşer, eylemsizlik söz konusu olabilir.
- Eskiden zevk aldığı şeylerden zevk alamayabilir.
- Çevreden uzaklaşılır.
Stresin psikolojik belirtileri:
- Karar vermede güçlük,
- Panik,
- Başarısızlık fikirleri,
- Telaş.
Stres kısırlığa sebep olur mu?
Stres, kısırlık sorununu tetikleyebilmektedir. Tedavisi başarıya ulaşamayan çiftler daha yoğun stres yaşamaya başlar, bu noktada stres başarıya ulaşılmasını engelleyebilir. Özellikle de tekrarlayan tüp bebek başarısızlıklarında yoğun ve şiddetli şekilde yaşanan stres, tedaviyi etkileyebilir. Fakat stres tek başına strese yol açmamaktadır. Buna ek olarak stres hormonal dengeyi bozabilir, erkeklerde sperm sayısında ve hareketlerinde azalmaya yani stresin erkeklerde semen kalitesini düşürerek üreme işlevlerini olumsuz etkilediğine dair araştırmalar vardır, kadınlarda ise yumurtlamayı etkileyebilir ve progesteron eksikliğine yol açabilir. Bu sebeple de gebeliğin sürdürülmesine engel olabilir.
Tüp bebek tedavisinde psikolojik desteğin önemi nedir?
Kısırlık tüm dünyada oldukça yaygın bir sorundur. Kısır çiftlerin bu konuyla ilgili doğru ve güvenilir kaynaklardan bilgi alması oldukça önemlidir. Bu sayede stres faktörü azalacak ve kısırlığın tedavi edilebilen bir sorun olduğu fark edilecektir. Bu noktada stres kontrol altına alınamıyorsa mutlaka psikolojik destek alınmalıdır.
Psikolojik destek hangi faydaları sağlar?
- Kısır çiftlerin durumu algılamasına
- Tedavide fiziksel ve duygusal değişimlerle başa çıkmayı öğrenebilmesine
- Çiftlerin tedaviye uyum sağlamasına
- Yaşam kalitelerinin, becerilerinin artmasına
- Eşler arası iletişimin güçlendirmesine veya var olan sorunların çözülmesine katkı sağlar.
Kısırlık Tedavisi ve Kayıp Duygusu
Hamileliğin sonlanması; her kadında yas tepkisine yol açar. Hamilelik kayıpları ne kadar tekrarlarsa bu tepkilerin şiddeti de o kadar artacaktır. Özellikle de istenilen ve bu uğurda tedavi görülen bir gebeliğin sonlanması ciddi psikolojik sorunların ortaya çıkmasına yol açabilir.
Sonucu Beklemek
Tedavide geçilen aşamalar, anne ve baba adayı için duygusal ve fiziksel olarak yıpratıcı olabilmektedir. Genellikle bu durumda kontrolün kaybedildiği düşüncesi söz konusu olabilir. Bu aşamada tedavinin sonucu belli olmadığı için çiftler yoğun bir endişe altına girebilir.
Stres nasıl kontrol altına alınır?
Kısırlık tedavisinin yaratacağı stresi kontrol altına almak oldukça önemlidir. Bu aşamada yapılabilecek ve alınabilecek önlemler aşağıdaki gibidir:
- Çiftler birbirine her aşamada destek vermelidir.
- Kısırlık hakkında doğru kaynaklardan bilgi edinilmelidir.
- Depresyon ve anksiyete dönemlerinin ortaya çıkabileceğine hazırlıklı olmak
- Arkadaş, aile bireyleri ya da bir danışman ile duyguları, düşünceleri, problemleri paylaşmak
- Stresli aktivitelerden; aşırı alkol ve sigaradan uzak durmak
- Randevulara eşle birlikte gidilmesi
Kısır çiftlerin desteklenmesi için grup terapileri yapılmaktadır. Bu durumda çiftler yalnız olmadıklarını fark etmekte ve tedavi sırasında daha az stres yaşamaktadır. Bu grupta çiftler birbirlerini anladıkları için yalnızlık duygusu ekarte edilmektedir.
İnfertilite cinsel isteği etkiliyor mu?
Kısırlık çiftin birbiri ile olan iletişimini olumsuz etkileyebilmektedir. Bu durumda da cinsel işlev bozuklukları söz konusu olabilir. Kısır tanısı alan kadın ya da erkek cinsel kimliğini kaybetmiş hissedebilmektedir. Bu aşamada evlilik amacı, yalnızca çocuk istemi gibi düşünceler söz konusu olabilir. Tedavi sürecinde kullanılan hormonlar da cinselliği etkileyebilir. Aşkın bir ifadesi olan cinsel ilişki başarısızlığın, eksikliğin ifadesi haline gelir.
Erkekte:
- Cinsel ilişkide başarısızlık Cinsel istekte azalma
- Cinsel ilişki sıklığında azalma
- Bir yaşamın yaratılmasında yetersizlik duygusu
Kadında
- Cinsel istek kaybı
- Cinsel ilişki sıklığında azalma
- Orgazma ulaşmada güçlük
- Vaginismus
- Disparoni