Kısırlık, oldukça karmaşık bir konu olmakla birlikte kısırlıkla ilgili doğru bilinen pek çok yanlış bulunmaktadır. Bazı çiftler, ebeveyn olmayı çok istedikleri için gebeliğin sağlanması adına duydukları her şeye inanma eğiliminde olur. Kısırlıkla ilgili olarak en fazla yanlış anlaşılan konuların doğrularını aşağıda okuyabilirsiniz.
Hemen hamile kalmak istiyorsanız sadece rahatlamanız gerekir
Hayır: Kısırlık, üreme sisteminizle ilgilidir, sinir sisteminizle değil. Aylarca ya da yıllarca gebe kalmayı deneyip başarısız olduktan sonra kendinizi yenilgiye uğramış gibi hissetmeniz normaldir. Aileniz ya da arkadaşlarınız iyi niyetli bir şekilde rahatlamanız gerektiğini, bu şekilde gebe kalmanızın kolaylaşacağını söylüyor olabilirler. Hatta siz bile stresin, gebe kalmanızın önündeki engel olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Her ne kadar meditasyon ya da diğer rahatlama teknikleri daha mutlu ve sağlıklı bir yaşam sürebilmenize yardımcı olabilse de de bunların tek başına gebe kalma şansınızı arttırdıklarını gösteren bir kanıt bulunmamaktadır.
Hamile kalmak için daha çok denemeniz gerekir
Hayır: Kısırlık sorunları yaşıyorsanız daha çok çaba göstermeniz, hamileliği garanti etmez. Doğurganlığın genelde, sadece cinsel ilişkinin gerçekleşmesiyle ilgili olduğu düşünülür. Ancak hayatta kontrol edilemeyen şeyler vardır ve bunlardan bir tanesi de kısırlıktır. Kısırlık tedavisi gören çiftlerin yaklaşık yüzde 50’sinde gebelik elde edilse de bazı kısırlık sorunlarında bu oran daha düşük olmaktadır. Daha çok denenmesi durumunda hamile kalınabileceği söylemi, özellikle de kısırlık tedavilerine devam etme konusunda fiziksel, finansal ya da psikolojik güçlükler yaşayan çiftler için oldukça moral bozucu olabilmektedir. Çaba göstermeniz, mutlaka başarılı olacağınızı garanti etmez. Bu nedenle yeteri kadar çaba göstermediğinizi düşünerek moralinizi bozmamanız gerekir.
Kısırlık, kadınla ilgili bir sorundur
Hayır: Erkeklerde de kısırlık sorunları görülmektedir. Her ne kadar kısırlığın kadın kaynaklı olduğu görüşü hakim olsa da bu görüş yanlıştır. Toplam kısırlık vakalarının yüzde 35’inde sorun kadından kaynaklanırken yüzde 35’inde ise erkekten kaynaklanmaktadır. Yüzde 20’lik kısımda hem kadında hem erkekte sorun bulunurken kalan yüzde 10’da ise açıklanamayan kısırlık mevcuttur.
Kadınların çoğu hamile kalmakta zorlamaz
Hayır: Tüm kadınların hemen hamile kalabildiği söylenemez. Pek çok kadının zorlanmadan hamile kalabildiği doğru olsa da her 10 çiftten 1’inin kısırlık sorunları yaşadığı düşünülmektedir. Yaş gibi bazı faktörler, kadının hamile kalabilme yeteneğini etkileyebilmektedir. Örneğin, 30 yaşında sağlıklı bir kadının her ay hamile kalabilme oranı yüzde 20’yken, 40 yaşında olan bir kadında bu oran yaklaşık yüzde 5’e düşmektedir. Bununla birlikte kısırlık, her yaştan kadını etkileyebilmektedir.
Yaş, sadece kadınların doğurganlığını etkiler
Hayır: Yaş faktörü, erkeklerde de doğurganlığı etkileyebilmektedir. Kadın doğurganlığının yaş ilerledikçe azaldığı doğru olsa da erkeklerin doğurganlığı da benzer şekilde azalır. 40 yaşından sonra erkeklerin semen hacmi ve hareketliliğinde azalmalar görülmeye başlanmaktadır.
Daha önce çocuğunuz olduysa kısırlık konusunda endişelenmenize gerek yoktur
Hayır: Daha önce çocuk sahibi olsanız da kısırlık sorunu yaşayabilirsiniz. Bu durum, sekonder infertilite olarak isimlendirilmektedir. İnsanların çoğu, daha önce çocukları olduysa tekrar kolayca çocuk sahibi olabileceğini düşünür. Ancak daha önce çocuğunuz olmuş olması, ileride tekrar çocuk istediğinizde kolayca hamile kalabileceğiniz anlamına gelmez.
Doğum kontrol hapları, doğurganlığı ya korur ya da ona zarar verir
Hayır: Doğum kontrol hapları, doğurganlığı korumak ya da ona zarar vermekle ilgili değildir. Bazı kadınlar, doğum kontrol haplarının yumurtlamayı engelleyerek yumurtalarını koruduğunu düşünür. Bazıları ise özellikle de uzun süreli bir kullanımdan sonra hapların, doğurganlıklarına zarar verdiğini düşünür. Aslında bu düşüncelerin ikisi de doğru değildir. Kadın, doğum kontrol haplarını kullanmayı bıraktıktan sonra daha önce hiç kullanmamış olmayla karşılaştırıldığında hamile kalma konusunda bir farklılık yaşamaz.
Düzensiz adet görmek, kısırlık işaretidir
Hayır: Düzensiz adet görmek, kısırlık sorununuz olduğunu göstermez. Pek çok kadın, düzensiz adet döngüleri olması durumunda kısır olduğunu düşünür. Uyumakta yaşanan zorluklar, egzersiz rutini ve stres seviyesi, adet döngüsünü düzenleyen hormonların hassas dengesini bozabilmektedir. Düzensiz adet dönemleri, kısırlık işareti olmasa da hamile kalmayı zorlaştırabilmektedir. En doğurgan olunan zaman, sonraki adet döneminiz başlamadan yaklaşık 14 gün önce, yani yumurtlamanın gerçekleştiği zamandır. Adet döngüleriniz düzensizse, özellikle de üst üste 3-4 ay adet görmüyorsanız bu konuyu doktorunuzla konuşmanız gerekir.
Hamile kalmanın en iyi yolu, her gün ilişkiye girmektir
Hayır: Hamile kalmak için her gün cinsel ilişkiye girmeniz gerekmez. Doğurganlık penceresi genelde kadın adet görmeye başladıktan 14 gün sonra başlar. Bu nedenle doğurganlığınızın en üst seviyede olduğu günden önceki ve sonraki iki gün, ilişkiye girmeniz önemlidir. Doğurganlık penceresi dışındaki zamanlar hamile kalmak için zor olmaktadır. Ancak hamile kalmak istemiyorsanız, cinsel ilişkiye girdiğiniz her seferinde doğum kontrol yöntemi kullanmanız gerekir.
Embriyo dondurmak, yumurta dondurmaktan daha iyidir
Hayır: Embriyo dondurmanın, yumurta dondurmaktan daha iyi olduğu söylenemez. Kaliteli laboratuvarlarda, embriyo dondurmak ve yumurta dondurmak aynı zorlukta olmaktadır. Bununla birlikte embriyo dondurmaya karar verdiğinizde bu embriyolar, eşiniz ve sizin ortak embriyolarınız olur. İleride ilişkiniz sonlanırsa embriyoları kullanma şansınız olmaz. Bu nedenle embriyo dondurmanın, yumurta dondurmaktan daha riskli olduğu söylenebilir.
Ailenizde düşük yaşayanlar varsa siz de yaşarsınız
Hayır: Ailenizde birinin düşük yaşaması, sizin de yaşayacağınız anlamına gelmez. Genetik, düşüğe neden olan etkenler arasında yalnızca yüzde 5’lik oranda bir etkiye sahiptir. Ancak sizde ya da eşinizde kromozom anormallikleri varsa bu durum, gebelik kaybı riskinizi arttırabilir. Bu durumu genetik tarama ile tespit etmek mümkün olabilmektedir.
İlk trimesterde yaşanan tüm kanamalar düşük olduğunu gösterir
Hayır: İlk trimesterde görülen kanama, mutlaka düşük yaşandığını göstermez. Gebelikte yaşanan kanamalara dikkat etmeniz önemli olsa da bunların hepsi, düşüğe bağlı olarak gerçekleşmemektedir. Ağır kanamaların yaklaşık olarak yüzde 25’i düşükle sonuçlanmaktadır. Gebeliği herhangi bir döneminde düşük yaşamanız halinde doktorunuza haber vermeniz önemlidir.
Kadınlar, 35 yaşından sonra hamile kalamaz
Hayır: 35 yaşından sonra hamile kalmak mümkündür. Gebeliği 30’lu yaşların sonuna doğru ertelemenin, kısırlığa neden olacağı yaygın olarak inanılan bir görüştür ve anne adaylarının çoğu, kısırlıkla ilgili sorunların yaşa bağlı olarak görüldüğünü düşünür. Aslında 35-39 yaşları arasındaki kadınların yaklaşık yüzde 80’i hamile kalmayı denedikleri ilk yıl gebe kalabilmektedir. Ancak gebe kalmakta zorlanıyorsanız, bu durumun yaşınızdan kaynaklandığını düşünmeden önce doktorunuza danışmanız faydalı olacaktır.
Cinsel ilişki sonrası bacakları havaya kaldırmak, hamile kalmanıza yardımcı olur
Hayır: İlişki sonrası bacaklarınızı kaldırmanız, hamile kalmanızı kolaylaştırmaz. Bazı insanlar, cinsel ilişki pozisyonlarının gebelikle ilgili olduğunu düşünür. Ancak spermler, kimyasal olarak doğrudan yumurtaya ulaşmak üzere tasarlanmışlardır. Üstelik semenin her santimetreküpünde minyonlarca sperm bulunmaktadır. Yani cinsel ilişki sırasındaki ya da sonrasındaki pozisyonunuz, gebe kalmayı kolaylaştırma konusunda pek bir fark yaratmayacaktır.
Sağlığınız, doğurganlığınızı etkilemez
Hayır: Sağlığınız, doğurganlığınızı etkiler. Sağlıklı bir yaşam tarzına sahip olmanız, kısırlık sorunları konusunda yardımcı olacaktır. Bebek sahibi olmayı düşünmeden önce bile vücudunuzu tanımalı, dinlemeyi bilmeli ve sağlıklı bir hayat sürmelisiniz. Bunun için sağlıklı kilonuzu korumanız, multivitaminler almanız, aşırı alkol tüketiminden uzak durmanız ve sigarayı bırakmanız önemlidir.
Yumurta dondurma ve tüp bebek tedavisi kesin başarı sağlar
Hayır: Hiçbir kısırlık tedavisi kesin başarı sağlamaz. Yumurta dondurma ve tüp bebek tedavileri, üreme teknolojisi konusunda muhteşem ilerlemeler olsa da bunlar, hamile kalmanızı garanti edemez. Doğurganlık söz konusu olduğunda yumurta sayısı ve kalitesi, rahim sağlığı gibi etkenler ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle tüp bebek tedavisinin genelde başarı sağladığı düşünülse de başarısız olduğu vakalar da olabilmektedir. Tüp bebek tedavisi hakkında tüm sorularınızın cevabı için tıklayın.
Kısırlık sorunu yaşayan çiftler asla mutlu olamaz
Hayır: Mutluluğunuz, sadece çocuk sahibi olmanıza bağlı değildir. Çok istedikleri halde çocuk sahibi olamamak çiftlerin üzüntü, keder, kızgınlık, umutsuzluk ve hatta kişisel başarısızlık hisleriyle dolmalarına neden olabilmektedir. Bu duyguları deneyimlemek pek çok çift için normal olsa da bu krizi başarılı bir şekilde atlatabilirsiniz. Çiftlerin bazıları için yollarına devam etmek, bebek sahibi olmayı düşlemeyi bırakmak olmaktadır. Bazı çiftler ise evlat edinmeye karar vermektedir. Her iki durumda da çocuğunuz olsun ya da olmasın, kısırlık sorunuyla uğraştıktan sonra hayatınıza devam etmeyi öğrenmeniz mümkündür.
Erkekler, kısır olan eşlerini terk eder
Hayır: Tüm erkeklerin, kısırlık sorunu yaşayan eşlerini terk ettikleri söylenemez. Üstelik kısırlık, sadece kadınları değil erkekleri de ilgilendiren bir sorundur. Hatta erkek kısırlığı ve kadın kısırlığı aynı oranlarda görülmektedir. Pek çok çift, kısırlık tedavisi sürecini zorlu ve stresli bulabilse de bu sürecin üstesinden birlikte gelirler. Hatta pek çok çift için bu süreç, eşlerin arasındaki bağı kuvvetlendirir ve evliliği daha güçlü bir hale getirir.
Çiftlerin, en az bir yıl hamile kalmayı denemeden doktora gitmeleri gerekmez
Hayır: Her çift için bu durum söz konusu değildir. Her ne kadar kısırlık bir yıl korunmasız cinsel ilişkiden sonra hamileliğin gerçekleşmediği durumları ifade etse de tüm yaşlar ve sağlık durumları için bu süre geçerli değildir. Örneğin, 35 yaşından büyük olan ve miyom, endometriozis, dış gebelik ya da tekrarlayan düşükler yaşayan bir kadının, bir yıl geçmesini beklemeden doktora gitmesi gerekir. Bununla birlikte çiftlerden birinin, doğurganlığı etkileyebilecek fiziksel bir sorunu varsa vakit kaybetmeden durumunun değerlendirilmesi üzere doktora gidilmesi faydalı olacaktır.
Hiç sperm bulunmayan erkeklerin biyolojik çocuk sahibi olma şansı yoktur
Hayır: Hiç sperm olmaması durumunu ifade eden azospermi, biyolojik olarak çocuk sahibi olunamayacağını göstermez. Sperm bulunmasa da tüp bebek tedavisi dahilinde uygulanan bazı tekniklerle testislerden sperm alınması mümkün olabilmektedir.