Kısırlık ve tedavisinin psikolojik etkileri
Medikal işlemler anksiyete, depresyon ve stresi ateşlendirebilirlerKaliforniya’da sekiz çocuk birden doğuran kadının ortaya çıkması, kısırlık tedavileri konusunda kamuda bir tartışma ortaya çıkmasına ve bunun medyada geniş bir yer bulmasına neden oldu. Ancak bu durum aslında araştırmacıların “olağandışı” – tipik olmayan – olarak adlandırdıkları haller arasındaydı ve bu tartışmalar çok daha sık karşılaşılan fakat genelde gizli kalan bir diğer konuyu aydınlatmakta pek başarılı olmadılar: ABD’de her sene 1.3 milyon hasta kısırlık öneri ve tedavileri sebebiyle psikolojik zorluklarla karşılaşıyorlar.Gelişmiş ülkelerde yaşayan çiftlerin %5’inde birincil kısırlık (çocuk sahibi olamama durumu) veya ikincil kısırlık (bir veya birden fazla çocuktan sonra gebe kalamama veya gebeliği devam ettirememe durumu) görülmektedir. Uzmanlar bir zamanlar tüm kısırlık vakalarının yarısı kadarının fiziksel merkezli olduğunu, geri kalanının ise kadınlarındaki psikosomatik problemler nedeniyle yahut açıklanamaz kısırlıklar olduğunu düşünüyorlardı. Ancak araştırmalar kısırlık sebeplerinin pek çoğunun kadın ve erkeklerdeki fizyolojik durumlardan kaynaklandığına işaret ediyorlar. Tüm vakalarında üçte birinde kadınlarda, öteki üçte birinde erkeklerde ve kalan onda birinde her iki partnerde de fizyolojik problemler tespit ediliyorlar. Diğer %10 ila %20’lik vakalarda ise (tahminler değişken), kısırlık sebebi tespit edilemiyor.Kısırlık sebepleri yüksek yoğunlukla fizyolojik olsalar da, bundan kaynaklanan üzüntüler – genellikle kısırlık tedavisinin fiziksel ve duygusal yanları ile giderek tetiklenen – çok daha büyük psikolojik bedellerin ödenmesine neden oluyorlar. Bir kısırlık kliniğinde tekrarlayan şekilde tedavi gören 200 çift üzerinde yapılan bir araştırmada, örneğin, kadınların yarısı ve erkeklerin %15’i için kısırlığın hayatlarında karşılaştıkları en kötü deneyim olduğu tespit edilmiştir. Bir diğer araştırmada ise stres azaltma terapilerine gitmeden önce standart psikolojik testi dolduran 488 Amerikan kadınından elde edilen sonuçlar, kısırlık sebebiyle ortaya çıkan anksiyete ve depresyonun, kanser, hipertansiyon veya kalp krizi geçiren kadınlardaki kadar büyük olduğu görülmüştür.Kısırlığın erkeklerdeki etkilerine dair daha az araştırma mevcut ancak onlarda kadınlara göre biraz daha az tepkinin ortaya çıktığı belirtiliyor. Ancak bir araştırmada, erkeklerin tepkilerinin onlarda veya partnerlerinde kısırlık tespit edilmesine göre sonuçların değiştiği ortaya çıkmış durumda. Eşlerinde kısırlık tespit edildiğinde, erkeklerin kadınlar kadar bundan rahatsız olmadıkları görülüyor. Fakat erkekler kendileri kısır çıkarlarsa, kadınlardaki kadar büyük oranda düşük özgüven, utanma ve depresyon hissediyorlar.
Çıkarılacak Sonuçlar
- Kısırlığın fizyolojik sebeplerine son zamanlarda verilen büyük önem, onun psikolojik etkilerinin es geçilmesine neden olabiliyor.
- İlaçların yan etkileri, maddi endişeler ve sonuçların belirsizliği, kısırlığa bağlı stresi arttırıyor.
Kısırlık ve müdahale stresi
Kısır olduğunu öğrenen bireyler, genellikle normal ancak rahatsız edici olan duygular hissediyorlar ve bunlar çok büyük kayıplara uğrayan bireyler ile benzerlik gösteriyorlar – bu durum ise bu kayıp çoğalma yeteneğinin yitirilmesi. Tipik reaksiyonlar arasında şok, keder, depresyon, sinir, çileden çıkma ve ayrıca düşük özgüven, özsaygı ve düşük kaderi kontrol etme hissiyatı bulunuyor.İlişkiler de bu durumdan payını alabiliyorlar – sadece eşle olan birincil ilişki değil, aynı zamanda aile bireyleri ve arkadaşları da içine alan ve onların iyi niyetli ancak yanlış yorum ve önerilerinden kaynaklanan acılardan dolayı. Kısırlık ile mücadele eden çiftler, çocukları olan veya hamile olan arkadaşlarıyla sosyal ilişkilere girmekten kaçınabiliyorlar. Aynı zamanda anksiyete kaynaklı cinsel disfonksiyonlar ile evlilik problemleri de ortaya çıkabiliyor.Kısırlığı tedavi edebilmek için aşağı yukarı 40 farklı yol mevcuttur. Hastaların %85 ila %90’ı konvansiyonal metodlarla tedavi ediliyorlar ve bunlar arasında ilişki zamanlaması konusunda danışmanlık, yumurtlamayı arttırmak ve düşükleri önlemek için ilaç tedavisi ve üreme organlarını tamir etmek için ameliyatlar da yer alıyorlar. Hastaların sadece %3 kadarı tüp bebek gibi gelişmiş üreme teknolojilerinden faydalanıyorlar. Medikal müdahaleler çok ihtiyaç duyulan yardım ve umudu sağlıyor olsalar da, araştırmalara göre bu müdahaleler aynı zamanda kısırlıktan kaynaklanan stres, anksiyete ve kederin katlanmasına da neden olabiliyorlar.
İlaç yan etkileri
Kısırlık tedavisinde kullanılan ilaçlar ve hormonlar, çeşitli psikolojik yan etkilere sebep olabiliyorlar. Örneğin, sentetik östrojen , genellikle hastalara verilir çünkü yumurtlamayı ve sperm üretimini arttırır ancak aynı zamanda kadınlarda anksiyete, uyku bozuklukları, ruh hali değişimleri ve rahatsızlıklara sebep olur (Bu yan etkiler erkeklerde tespit edilmemişlerdir). Diğer kısırlık ilaçları ise depresyon, mani, rahatsızlıklar ve düşünme problemlerine sebep olabilirler. Hastalar ve klinisyenler hangi reaksiyonların ilaçlardan veya psikolojiden kaynaklandığının tespitini zor buluyorlar fakat sebeplerin tespit edilmesi sonraki adımlar için çok önemli.
Maddi endişeler
Sadece 15 eyalette kısırlık tedavileri için sigorta kapsamı zorunlu tutuluyor ve bu kapsamın miktarı değişiyor. Kısırlık tedavilerinin masrafları çok ciddi düzeylere ulaşabiliyorlar. Örneğin taze embriyolar ile gerçekleştirilen tüp bebek tedavisi, 8.158 dolar tutuyor ve ilaçlarla birlikte 3000 ila 5000 dolar da buna ekleniyor. Tedaviyi ödeyecek imkanı olmayan ve sigorta kapsamına da sahip olmayan hastalar, tedavi alamadıkları için yardımsız ve umutsuz hissedebiliyorlar. Sigortası olan hastalarda dahi ek ödemeler ve sınırlamalar sebebiyle ceplerinden ciddi miktarda para çıkıyor.
Seçimler ve sonuçlar
Genele bakıldığında, kısırlık tedavileri hastaların yarısı kadarının ebeveyn olmasını sağlıyorlar fakat yaşla birlikte başarı oranı da bir o kadar düşüyor. Ebeveyn olacaklarını öğrenen hastalar çok büyük sevinçler yaşayabiliyorlar ancak aynı zamanda hem gebelik hem de doğumdaki ek rollerine ve diğer baskılara da kendilerini adapte etmek zorundalar. Birden fazla defa düşük yapmış olan kadınlar, bu defa doğuma kadar bebeklerine sahip olup olamayacakları konusunda anksiyete hissedebiliyorlar. Yaşlı çiftler ise amniyosentez gibi prenatal testler geçirip geçirmeyecekleri konusunda endişe duyabiliyorlar.Tedavinin başarı olması ise bir diğer keder ve rahatsızlık döngüsünün ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Bu rahatsızlık ise bilhassa ABD gibi batı ülkelerinde yaşayan hastalar için çok büyük olabilir çünkü bu ülkelerde çok çalışan ve iradeli olan kişilerin bir hedefe ulaşabileceklerine dair büyük bir kültürel kabullenme mevcut.Tedavi imkanlarının peşinden koşmanın ne zaman bırakılacağını bilmek de bir o kadar zor. Genellikle bir partner diğerinden daha önce tedavinin bırakılmasını önerebiliyor ve bu da ilişkiye zarar veriyor. Pek çok hastanın aşamalı olarak ve büyük zorluklarla, biyolojik çocuk sahibi olmaktan vazgeçmeyi ve evlatlık sahibi olmayı veya çocuksuz kalmayı kabullenmesi gerekiyor.
Ek mental sağlık zorlukları
Vaka raporları ve hasta raporlamasına bağlı çalışmalar, kısırlık hastalarının diğer insanlarda çok daha fazla rahatsızlık duyduklarını gösteriyor. Daha titiz çalışmalarda elde edilen sonuç ise, çok büyük oranda, anksiyete, depresyonv e diğer mental sağlık problemlerinin genel nüfusa göre çok yüksek olmadığına sonuç getiriyor. Hastalar geçici olarak mental sağlık problemleriyle karşılaşabiliyorlar ve bu süreçte kısırlık tedavisinden kaynaklanan duygusal ve fiziksel iniş çıkışlar da etkili oluyorlar.Örneğin, Tayvan’da yapılan ve psikiyatrist ile yapılandırılmış bir diyagnostik görüşmeyi barındıran titiz bir araştırmada, yardımcı üreme tedavilerini araştıran 112 kadın incelenmiş. Kadınlar aynı zamanda kendileri de raporlar vermişler. Bu kadınlardaki anksiyete ve depresyon seviyesi ise nüfusun gerikalanında olduğundan daha yüksek çıkmış. Araştırmacılar, çalışmaya dahil olan popülasyonda %23 oranında anksiyete keşfetmişler ve anksiyete oranı genel anlamda tıbbi yardım arayan standart hastalarda ise %11 düzeyinde çıkmış. Bunun yanında, kısırlık tedavisi araştıran kadınların %17’sinde majör depresyon tespit edilirken, diğer tip hastalarda bu %6 düzeyinde kalmış.Kısırlık tedavilerinin varolan psikolojik rahatsızlıkları ateşlendirebildiği de biliniyor. Depresyon geçmişi olan kısır bir kadında, tedavi süresince depresyon riski diğer kadınlara göre daha yüksek.
Yardımcı olabilecek terapiler
Pek çok hasta kendi kendini idare edebilecek bir yol bulabiliyor, yahut arkadaşlarından, ailesinden veya diğer tedavi gören hastalardan oluşan gruplarda kendisine destek arayabiliyor. Fakat bazı kişilerde ise ek bir yardıma ihtiyaç duyuluyor.
Danışmanlık
Kısa dönemli danışmanlık oldukça sık karşılaşılan bir durum ve manevi yüklerden kurtulma stratejileri veya karar verme aşamalarında destek gibi konularda ona sık sık başvuruluyor (zira hastalar tedavi süresince pek çok karar vermek zorundalar). Ruh halinde uzun vadeli değişimler deneyimleyen, uyku düzeni bozulan, ilişki problemleri yaşamaya başlayan kişiler ise daha geniş çaplı bir değerlendirmeden geçmeliler çünkü bunlar anksiyete ve depresyon işaretleri olabiliyorlar.İdeal koşullar altında, danışmanlık süreci kısırlık tedavisi başlamadan önce gerçekleşmeli. Çünkü hepsi olmasa da bazı çalışmalarda, depresyon, anksiyete ve stres gibi psikolojik faktörlerin ortaya çıkarılmasının bebek doğumu şansını arttırdığı belirtiliyor. Kısır hastalar ile çalışan klinisyenler, yorgunluk, stres ve anksiyete, başkaları ile iletişim gibi konularda hastalarına gerekli bilgileri sağlamalılar.
Psikoterapi
Belli terapi türleri de yardımcı olabilirler. Örneğin, araştırma sonuçlarına göre bireylerararası terapi (ilişkileri güçlendirme yahut başkalarıyla çatışmaları çözümleme) ile bilişsel davranış terapisi (sağlıksız düşünce ve davranış düzenlerini tanımlamak ve değiştirmek için) orta ve üst düzey depresyondan muzdarip olan kısır hastalara rahatlama verebiliyor. Araştırmacılar aynı zamanda psikoterapinin bireysel, çift veya grup olarak uygulanmasının anksiyete ve depresyon için iyileştirici etkisi olduğunu belirtiyorlar.
Rahatlama Teknikleri
Kısırlık ve tedavisinin ciddi bir stres kaynağı olduğunu dikkate alırsak, uzmanlar bu konuda çeşitli rahatlama tekniklerini öneriyorlar. Düşüncelerden arınmış meditasyon, derin nefes alma, yönlendirilmiş hayaller ve yoga, stres yönetimi konusunda büyük bir yardım imkanı sunuyor.
İlaçlar
Antidepresanlar ve anti-anksiyete ilaçları semptomların orta-üst düzey olmaları halinde yardımcı oluyorlar. Ancak psikiyatrik ilaçlar alan kadınların fetüs gelişimi konusundaki riskleri de dikkate almaları gerekiyor. Zira bazı kısırlık ilaçları, psikiyatrik ilaçlarla etkileşime girebiliyorlar. Örneğin, yumurtlamayı düzene sokmak için alınan doğum kontrol hapları, lorazepam (Ativan) gibi bazı benzodiazepinlerin kandaki oranını düşürebiliyorlar ve bunun yanında alprazolam (Xanax) ve imipramine (Tofranil) gibi bazılarının ise kandaki düzeyini arttırıyorlar. Medikal kararlar vermeden önce hasta ve doktorların tüm bu faktörleri dikkate almaları gerekiyor.Kaynak: http://www.health.harvard.edu/newsletter_article/The-psychological-impact-of-infertility-and-its-treatment