Çocuk sahibi olmanın neredeyse her çiftin hayalleri arasında olduğu bir gerçek ancak bunu gerçekleştirmek isteyenlerin karşısına zaman zaman beklenmedik sorunlar da çıkabiliyor. Kısırlık ise bunlardan bir tanesi ve günlük hayatın stresleri, bebek sahibi olmak için acele etmenin yarattığı stres gibi çeşitli stres kaynakları da bebek sahibi olmayı sınırlı miktarda olsa da etkileyebiliyor. Stres kısırlığa yol açar mı sorusunun cevabını aradığınızı da biliyoruz.
Günlük Yaşamda Stres
Geçim derdi, aile içi çekişmeler, ruh hali bozuklukları ve psikolojik sıkıntılar gibi etkenler maalesef hem anne hem de baba adaylarının yaşam kalitelerini düşürüyor ve sadece bebek sahibi olma konusunda değil, genel sağlık anlamında da çeşitli sonuçlar doğuruyorlar.
Yapılan araştırmalar, stres altında kalan kişilerin, sağlık sorunları ile cebelleşme ihtimallerinin çok daha fazla olduğunu gösteriyor ve rahatsızlıkların tedavisinde de stresten arınmış olmak büyük bir avantaj kabul ediliyor.
Dolayısıyla yaşanan stres sebeplerinin hayatın bütününü etkileyen sonuçlarının olduğunu söylemek mümkün. Her ne kadar araştırmalar henüz kısırlık ve stres arasında direkt bir bağlantı kurmuş olmasalar da, sağlığın genelini etkileyen bir durumun üreme sistemini etkilemeyeceğini düşünmemek gerek.
Akut ve Kronik Stres
Stres bazen anlık ve geçici yani akut olabilirken, bazen de sürekli hale gelebilir ve kronik stres olarak tanımlanır. Her iki stres türünün verdiği belirtileri kısaca listelemek gerekirse;
- Akut Stres Belirtileri
- Aniden üşüme ve titreme
- Kan basıncı ve nabızda artış
- Kalp çarpması
- Avuç içlerinde ve ayaklarda terleme
- Kronik Stres Belirtileri
- Uykusuzluk ve uyku bozuklukları
- Bağışıklık sisteminin zayıflaması
- Depresyon ve manik haller
Akut stres her ne kadar geçici ve uzun vadeli etkileri olmayan bir stres hali olsa da, sürekli olarak yoğun stres kaynaklarına sahip olmak, bunların kronik strese dönüşmesine neden olabiliyor. Kronik stres ise varolan stres kaynakları ortadan kalkmadan ortadan kaldırılamıyor ve genellikle psikolojik yardım almak da gerekli olabiliyor.
Stres Kısırlığa Yol Açar mı?
Sürekli olarak strese maruz kalmak ve kronik stres sahibi olmak, hem kadınlar hem de erkeklerde üreme sistemi bozukluklarına yol açabiliyor. Stresin vücutta yarattığı hormonal dengesizlikler, genel olarak hormonlardan oldukça yoğun bir şekilde etkilenen üreme işlevlerinin bozulmasına neden olabiliyor, dolayısıyla tam anlamıyla kısırlık olmasa bile gebe kalma ihtimalinin ciddi oranda düşmesine sebep oluyor.Aşağıdaki videoda “Stres kısırlık yapar mı?” konusunu izleyebilirsiniz.
Kadınlarda Stres Kaynaklı Üreme Sistemi Bozuklukları
Kadınların oldukça hassas bir hormon dengesine sahip olmaları, değişen kiloların bile üreme sistemi işlevlerini bozmasıyla sonuçlanabiliyor. Stres ise hormon dengesi üzerinde çok daha yüksek bir etkiye sahip.
Yapılan araştırmalar, kadınlarda yumurtlama ve adet bozukluklarının stres ile yoğun olarak bağlantılı olduğunu, bunun yanında fallop tüplerinde spazm yaşanma ihtimalini arttırdığını göstermektedir. Yumurtlamanın yanlış düzende olması, yumurta ve spermin birleştiği fallop tüplerinin kasılarak kapanmaları ve yumurta kalitesinin düşmesi, yumurta rezervlerinin yoğun olarak azalması gibi durumlar, maalesef stresin doğal sonuçları arasında yer alıyorlar.
Bunun yanında, depresyonda olan kadınların, ruhen sağlıklı olan kadınlara göre çok daha fazla düşük yapma riski altında oldukları da biliniyor. Bu yüzden, kısırlık tedavileri ve tüp bebek tedavisi sırasında anne adaylarının olabildiğince stressiz olmaları sağlanır ve stresin embriyonun rahme tutunma kabiliyeti üzerindeki etkileri minimize edilmeye çalışılır.
Her ay devam eden östrojen ve progesteron hormonu döngüsünün stres sebebiyle bozulması, adetlerin çok erken veya geç olmasına, yumurtlama günlerinin de şaşmasına neden olabilir. Bu bozuluk ise çiftlerin gebelik için en uygun gün olan yumurtlama gününü kaçırmalarıyla sonuçlanabilir.
Erkeklerde Stres Kaynaklı Üreme Sistemi Bozuklukları
Erkekler de kadınlar gibi stresten yoğun olarak etkileniyorlar ve yapılan araştırmalara göre, bilhassa kronik stres içerisinde olanlarda, sperm adetleri, sperm kalitesi ve hızında büyük düşüşler meydana gelebiliyor. Stresli kişilerin genellikle hareketsiz bir hayat sürmeleri ve kendilerini dışarı kapatmaları ise, hareketsiz hayatın beraberinde getirdiği dolaşım sıkıntılarını doğurduğundan, sperm üretiminde büyük sorunlar ortaya çıkabiliyor.
Stresin bozduğu hormon dengesi, bazen spermlerin şeklinin bile bozuk olmasını sağlayabiliyor ve sperm şeklinin bozulması, onların yumurtanın zarını eriterek içeri girmelerine engel oluyor. Yani sperm şeklindeki bu bozuklukların doğurganlık üzerinde doğrudan bir etkisinin mevcut olduğunu da es geçmemek gerekiyor.