Transfer Sonrası Tutunma Kanaması

Tüp bebek tedavilerinin doğal gebeliklere göre çok daha detaylı, zaman alan ve masraflı işlemler olduklarını dikkate alırsak, bu tedavilerde oluşması muhtemel olan komplikasyonların da anne baba adaylarını doğal gebeliklerden daha fazla korkuttuğunu itiraf etmek gerekir. Zira doğal yollardan çocuk sahibi olamayan çiftler, tüp bebek tedavilerinin çok aşamalı adımlarını takip ediyorlar ve bu aşamalarda gerçekleşecek olan herhangi bir sıkıntının belirtileri ile karşılaşmaktan da çekiniyorlar. Transfer sonrası tutunma kanaması da pek çok anne adayını korkutan etkenler arasında bulunuyor ancak aslında sanıldığı kadar korkutucu bir durum değil.

Tüp bebek tedavisindeki başarı oranınızı hesaplama aracımızdan hesaplayabilirsiniz.
https://www.bulenttiras.com/tup-bebek-basari-orani-hesaplama

Transfer sonrası tutunma kanamasının neden kaynaklandığına göz atmadan önce, bu olayın temellerini oluşturan fiziksel özelliklere kısaca bir göz atalım.

Luteal Faz Etkisi

Doğal yoldan hamile kalan kadınların rahimlerinde korpus luteum adlı bir sistem ortaya çıkar ve bu sistem, embriyonun ilk oluştuğu haftalarda salgıladığı hormonlar ile onun rahme tutunmasına yardımcı olur. Zira ilk iki ay boyunca genellikle plasentadan bir hormon salgısı olmaz ve plasentanın salgılaması gereken bazı hormonları korpus luteum adlı bu yapı salgılar. Hormonların bu ek yapı tarafından salgılandığı ve embriyonun rahimde tutulduğu bu döneme, luteal faz deniliyor.

Luteal Faz ve Tüp Bebek İlişkisi

Tüp bebek tedavilerinde, kadından alınan yumurtalar ve erkekten alınan spermler bir araya getirilirler ve yumurtanın döllenerek bir embriyonun oluşması sağlanır. Fakat bunun gerçekleştirilebilmesi için, anne adayının yumurta toplama döneminden önce oldukça sıkı bir tedaviden geçmesi gerekiyor. Bu tedavinin temel amacı ise yumurtalıkların uyarılması gereken güne anne adayını ve rahmi hazırlamak.

Ancak ilaçlar kullanılarak uyarılan yumurtalıklar her ne kadar toplanması gereken yumurtaları üretebilecek hale gelseler de, maalesef bu tedavide korpus luteum yapısı bozulabiliyor ve bu yapının bozulması ile birlikte salgılanması gereken hormonlar da ortadan kalkıyorlar.

Fakat korpus luteum’un zarar görmesiyle birlikte anne adayının kanamalarla karşılaşması mümkün hale gelir. Lakin bu kanamalar yumurtaların toplanmasından 7-8 gün sonrasına denk geldikleri için, genellikle embriyonun rahme yerleştirilmesinin de arkasından başlarlar ve anne adayları transferden sonra gerçekleşen bu luteal faz kanamasından dolayı endişe etmeye başlarlar.

Luteal Faz İlaçları

Luteal faz döneminin tüp bebek tedavisindeki ilaçlar ve hormonlar nedeniyle kısalmış olması, yapılan pek çok çalışmaya göre embriyonun rahme tutunmasını zorlaştırıyor ve başarısızlık ihtimalini arttırıyor. Ancak bu konuda hemen umutsuzluğa kapılmamak gerek çünkü rahimde olması gereken hormonlar luteal faz ilaçları vasıtasıyla annenin vücuduna gönderiliyor. Dolayısıyla luteal faz ilaçlarını düzenli bir şekilde alan anne adayı, rahimdeki embriyonun rahme tutunması konusunda ilaç almayan kişilere göre çok daha yüksek bir şansa sahip oluyor.

Düşük Riski Var mı?

Düşük riskinin olmadığı bir hamilelik ne yazık ki dünya üzerinde yok. Fakat luteal faz kanamasının olduğu vakalar ile düşük arasında çok yüksek bir ilişki bulunmasa da, zaman zaman daha fazla risk sahibi olunmasına neden olduğu belirtiliyor. Buradaki düşük riskini belirleyen temel etkenler, annenin doktorun önerilerine uyup uymaması, luteal faz ilaçlarını kullanıp kullanmaması ve düzenli olarak kontrole gelip gelmemesi gibi biraz da tedavi sürecine ait adımlar neticesinde ortaya çıkıyorlar.

Kanama Halinde Ne Yapmalı?

Transfer sonrası tutunma kanamasına sahip olan anne adayları, bazen ilaçlarını kullanmayı bırakıyor ve tedavinin başarısız olduğunu düşünüyorlar. Ancak kanamanın içerisinde bir embriyonun olup olmadığını farketmek neredeyse imkansız ve bu yüzden ilaçları bırakmamak, doktorun önerdiği programa devam etmek gerekiyor.

Bunun yanında, ilaçların doğru kullanılmadığı anlarda da bu kanamanın ortaya çıkabilmesi nedeniyle, bir şüphe halinde hemen uzman doktorunuza görünmeniz, tedavinin başarıyla sonlanabilmesi için gerekli. Tedavinizin ne zaman başlayıp ne zaman bittiğinin kararı doktorunuz tarafından verilecektir ve bu yüzden gerekli medikal incelemeler gerçekleştirilmeden ilaç kullanımında bir değişiklik önerilmiyor.