
Uzmanlara göre; artık anne adaylarının hayalleri gerçek olacak, hamilelikte dikkat edilen birkaç husus sayesinde genetik mirastan çok daha zeki bebekler dünyaya getirmek mümkün olacak. Her anne adayı doğal olarak bebeği için en iyisini istiyor. En iyi bebek kıyafetlerini zaten bulundu ve en muhteşem kreşler için planlar yapıldı. Bebeğe kimlerin, nasıl bakacağı konusunda en mantıklı yol bulundu. Ama bebeğin hayata başlaması için o doğana kadar beklemek zorunda olmadığını hangi anne adayları biliyor?
Bilim bize bebeğin rahimdeki beyin gelişimini artırmaya yardımcı olacak hamileliğin ilk haftasından yapmaya başlanabilecek bazı şeyler olduğunu söylüyor. Daha gebelik planlandığı dönemden itibaren anne adayları kendilerini klasik müzik Mozart veya Beethoven’ı çalarken, karnınıza kulaklık takıp bebeği klasik müzikle beslerken hayal ediyor olabilirler. Ama sanki bu çok doğru mu? Orada bir soru işareti var gibi.
Bir kişinin zeka seviyesinden bahsederken kalıtımdan elbette ki bahsetmeden olmaz. Yani bebeğin zeka seviyesi çoğunlukla annesinin, babasının ya da yakın akrabalarının ona verdiği genetik mirastan etkileniyor. Ancak bebeğin içinde geliştiği ortam da zeka gelişiminde kesinlikle çok önemli bir faktördür. Peki, siz bebeğinizi doğmadan önce daha akıllı hale getirmek için her şeyi yapabilir misiniz? Bazı uzamanlar bunun mümkün olduğunu söylüyor.
Bir anne adayı kendine hamilelikte iyi bakarak bebeğini ileride aktif bir öğrenci olmaya hazırlamaya yardımcı olabilir. Yani aslında her şey gebelik gerçekleştiği anda başlıyor. Doğuma gün sayarken anne adayının daha sağlıklı bir yaşam tarzı benimseyerek bebeğinin daha iyi büyümesine ve güçlü olmasına yardımcı olduğunu zaten herkes biliyor. Ama onu daha akıllı hale getirebileceğini aslında pek çok kişi bilmiyor. Her gün herkesin yapabileceği; öğle yemeği için yeşil yapraklı bir salata yemek, yürüyüş yapmak gibi çok basit seçimler bebeğin beyin gelişiminin destekleyebilir. Uzmanlara göre, hamileyken ne yaptığınız, çocuğunuzun beyin gelişimi ve gelecekteki zekası üzerinde doğum yaptıktan sonra yapacaklarınız kadar etkili olabilir. Yani aslında sağlıklı alışkanlıkların bebeğin zekasını geliştirmeye iyi bir başlangıç olduğunu bilmekte fayda var.
Anne karnındaki bebeğin zekası ve klasik müzik dinlemek arasındaki ilişki

Artık sanki olmazsa olmazmış gibi lanse edilen, hamilelikte klasik müzik dinleyerek bebeğin zekasını geliştirme inanışı çok da önemli olmayabilir, biliyor musunuz? Şöyle ki; 1993 yılında bilimsel bir dergi, klasik müzik dinlemek ve bebeklerde daha yüksek zeka arasında bir ilişki olduğunu öne süren “Mozart etkisi” üzerinde çalıştı ve az da olsa bir etkiye rastlandı. Bununla birlikte daha ileri dönemde yapılan çalışmalar ise, klasik müziğin bebeğin IQ’sunda bir fark yarattığını ve bunun muhtemelen çok küçük bir fark olduğunu ortaya koydu. Görünüşe göre klasik müzik bebeğin IQ’sunu iyileştirmek için fazla bir şey yapamayacak. Ancak bu konuda yapılan araştırmalar gösteriyor ki, anne rahmindeki bebeğin beyin gelişimini artırmaya yardımcı olabilecek çok daha etkili yollar var.
Anne karnındaki bebeğin zekasını geliştirmek için önemli ve etkili öneriler
- Gebelik boyunca aktif olun!

Hamilelik döneminde egzersiz yapmak ve aktif kalmak anne adayının vücudunun sağlığı için çok önemlidir. Ancak çalışmalar egzersizin bebeğin beyin fonksiyonlarını da iyileştirebileceğini göstermektedir. Hamileler; haftada 3 – 4 gün rahatlıkla egzersiz yapabilir, özellikle haftada 2 gün yüzme, haftada 4 gün, günde yarım saat şeklinde yürüyüşler hem anne için rahatlatıcı hem de bebeğin gelişimini destekleyici olabilir. Uzmanlar; hamilelik sırasında düzenli aerobik egzersizlerinin hem anne hem de bebek için faydalı olduğu, bebeğin beyin fonksiyonlarını iyileştirdiği görüşündeler.
Gebelik süresince egzersiz yapmak, gebelik ve doğum için anne adayının ihtiyacı olan dayanıklılığı sağlar ve bebeğin beynini de güçlendirebilir. Amerikan Spor Hekimliği Fakültesi Dergisi’nde yapılan bir araştırmaya göre, hamilelik sırasında egzersiz yapan annelerin çocukları, hiç egzersiz yapmayan annelerin çocuklarına kıyasla 5 yaşında dil becerileri ve zeka testlerinde daha yüksek puan almışlardır. Peki, neden? Bunun nedeni kortizol hormonudur ve bu egzersiz yaparken de salgılanan bir stres hormonudur, anne karnındaki bebeğin beyninin ve diğer önemli organlarının büyümesini ve gelişmesini teşvik etmek konusunda çok etkilidir. Uzmanlar, hamileler için haftanın tamamında veya çoğunluğunda günde ortalama 30 dakikalık orta düzeyde egzersiz yapılmasını önermektedir.
Ama unutulmamalıdır ki; özellikle hamilelik sırasında bir egzersiz rutinine başlamadan ya da egzersizlere yeni bir şey eklemeden önce daima doktora danışılmalıdır. Çünkü bazı anne adaylarının gebelikleri riskli geçebildiğinden, egzersiz önerilmeyebilir ya da sadece bazı egzersizler uygun olabilir. Bunu da en iyi gebeliği takip eden doktor bilecektir.
- Bol bol yumurta ve balık tüketin!

Gebelik boyunca her gün bir tane yumurta sarısı tüketmek, bebeklerde öğrenmeyi ve hafızayı geliştirici etki gösteren kolini (hamile kadınlar için önerilen bir vitamin) yeterince alabilmek anlamına gelebilir. Bu konuda yapılan bazı çalışmalar, kolinin bebeklerde beyin hücrelerinin yapısını değiştirdiğini ve onları bilişsel gelişim için daha destekleyici hale getirdiğini gösteriyor.
Gebelikte, gebelik öncesine göre daha fazla yumurta yemek kesinlikle sağlıklı bir seçim olacaktır. Ancak günde iki yumurtayı da geçmemekte fayda var. Yumurtada bol miktarda bulunan bir madde olan kolin hakkındaki hayvan araştırmalarından gelen heyecan verici haberler, gelişmekte olan bebekler için ve özellikle de bebeklerin beyin gelişimi için çok önemli etkilere sahip olabilir. Şöyle ki, sinir hücreleri beslenme ile vücuda alınan kolini asetilkoline dönüştürüyor. Bu da beyin gelişiminin desteklenmesi anlamına geliyor. Alzheimer hastalığı olan hastalarda hafızaya karışan ve eksik olan kimyasal olan asetilkolinin yeterince alınması zihni ve hafızayı güçlendiriyor.
Bir araştırmada hamile farelere normal kolin miktarının üç katını içeren bir diyet verildiğinde, bebek farelerin labirent öğrenme ve benzer uzamsal bellek testlerinde daha iyi sonuç verdiği görülmüştür. Ayrıca bu bebek fareler hafıza ve öğrenme için hayati önem taşıyan hipokampus olarak bilinen beyin bölgesinde daha gelişmiş fonksiyonlara sahiptiler. Bunun tersin olarak, diyetlerinde kolin alamayan farelerin yavrularının hipokampustaki sinir hücreleri arasında daha az bağlantı olduğu ve onların öğrenme güçlüğü çektikleri görülmüştür.
Uzmanlar hamilelikte kolin alımının normalden daha fazla olması gerektiğini savunmaktalar. Çünkü bazı kadınlar hamilelik ve emzirme döneminde kolin eksikliği yaşayabilir ve bu da bebeğin beyin gelişimini olumsuz etkileyebilir.
Chapel Hill’deki Kuzey Carolina Üniversitesi’nde profesör ve beslenme bölümü başkanı olan Steven H. Zeisel, yaklaşık 100 hamile kadında kolin bakımından zengin diyetin etkisini inceleyecek ve bebeklerinin zamanla gelişiminin takip edildiği bir çalışma yapmıştır. Bu çalışmada anne adaylarının yarısı daha fazla yumurta, fındık, et ve kolin açısından zengin diğer yiyeceklerle beslenirken, diğer yarısı daha az miktarda kolin içeren besin aldı. Elde edilen sonuçlar kolin bakımından zengin beslenen anne adayları ve de onların rahmindeki bebekler için kesinlikle çok etkileyiciydi. Çünkü kolin yönünden zengin beslenmek bebeğin gelişimini fark edilir düzeyde hızlandırmaktaydı.
Gebelikte kolin alımına dair yapılan araştırmaların daha da heyecan verici sonucu ise anneleri kolin bakımından zengin beslenen bebek farelerin ileriki yaşamlarında hafıza kaybından korunduğunun tespit edilmiş olmasıydı. Hatta bu bebek farelere hipokampüsün önemli bölgelerine zarar verdiği bilinen bir ilaç verdiğinde bile, kolin açısından normal bir diyetle beslenen annelerden doğan farelere göre daha az hücre kaybı yaşandığı görülmüştür.
Aynı zamanda bazı çalışmalar, DHA’yı (bir omega-3 yağ asidi) beyin gelişimi ile ilişkilendirmektedir. Yani gebelikte ne kadar DHA alınabilirse, bebeğin beyin gelişimi o kadar iyi desteklenebilir. DHA birçok doğum öncesi takviyenin içinde bulunabilir. Ancak anne adayları beslenme programlarına haftada en az iki kez somon ve sardalye gibi balıklar (daha az cıva içeren balıklar) ekleyerek de yeterince DHA alabilir.
Tabii ki, anne adayları beslenme programını önemli ölçüde değiştirmeden önce gebeliği takip eden doktora mutlaka danışmalılar. Çünkü her gebelik kendine has özellikler taşımakta ve bazı besinler, bazı kadınlar için sakıncalı olabilmektedir.
- Doğum öncesi gerekli takviyeleri alın!
Gebelikte anne adayının vücudunun vitamin ve mineral ihtiyacı arttığından mutlaka doktor kontrolünde alınması gereken takviyeler bulunmaktadır. Bu sebeple anne adayları beslenme programına vitamin açısından zengin gıdaları dahil etmenin yanı sıra, Folate (AKA B vitamini folik asit) ile doğum öncesi bir takviye eklediğinden emin olmalılar. Folik asit bebeklerde sağlıklı beyin hücrelerinin oluşmasına yardımcı olur ve doğru miktarda Folat almak da bebekte otizm görülme riskini azaltmaktadır.
- Alkol ve nikotini hayatınızdan çıkarın!

Alkol ve sigara her yaşta, her durumda, herkes için zararlıdır ve kesinlikle uzak durulması gerekir. Ancak bir de gebelik söz konusu ise alkol ve sigara tüketiminden bahsedilmesi bile yanlış olur. Uzmanlar bu konuda en doğru yaklaşımın, alkol ve sigara kullanımının gebe kalmadan en az 3 ay öncesinden bırakılması olduğu konusunda hemfikirler. Uzmanlara göre; bebeklerde doğum kusurlarının, zihinsel ve nöro -gelişimsel engellerin önde gelen önlenebilir nedeni alkole ve sigaraya prenatal dönemde maruz kalmaktır.
Birçok çalışma, hamilelik sırasında sigara içen veya pasif içici olarak sigara dumanına maruz kalan kadınların erken doğum yapma riskinin daha yüksek olduğunu göstermiştir. Gebelikte sigara kullanımının bebekte öğrenme sorunları ve fetal solunumun azalması gibi diğer olumsuz yan etkileri olduğu da bilindiğinden gebelikte sigara içmekten uzak durmak hem bebek hem de anne sağlığı için en iyisidir.
Gebelikte bebeğin beyin gelişimi söz konusu olduğunda öncelikli amaç bebeğe zarar vermemek olmalıdır. Belki de daha akıllı bir bebeğe sahip olmak için en iyi pratik tavsiye, doğanın devam eden mucizesini engellememektir. Uzmanlar daha gebelik gerçekleşmeden öncesinden başlayarak anne ve muhtemelen babanın uyuşturucu, alkol, sigara ve kafeinden uzak durmalarının daha zeki bir bebek dünyaya getirmekte önemli olduğunu söylüyor. Uzmanlara göre bebek için en yıkıcı gelişim koşulları doğum öncesi hasardan kaynaklanıyor. Yani anne alkol içiyorsa veya eğlence amaçlı diğer zararlı maddeleri kullanıyorsa bebeğine çok ciddi zararlar veriyordur.
Beyin hücreleri, nereye gideceklerini, nasıl bağlanacaklarını ve hangi genlerin açılacağını veya kapatılacağını söylemek için kimyasal sinyallere bağlıdır. Bu kimyasal mesajların açık bir şekilde iletilmesine müdahale eden herhangi bir yabancı maddenin anne tarafından alınması demek, bebeğin gelişiminin olumsuz etkilenmesi demektir. Uyuşturucu kullanımı her türlü kafein, nikotin, alkol gibi zararlı maddelerin kullanımı doğmamış çocuğun zihin gelişimi için sınırlamak, hatta durdurmak için çok ciddi potansiyele sahiptir. Bu konuda alkolün zararları çok daha açık şekilde kanıtlanmış olsa da, uzmanlar anne adaylarının tüm zararlı maddelerden, hatta pek çok ilaçtan bile kaçınmaları gerektiği konusunda hemfikirler.
- Bebekle konuşun ve hikayeler okuyun!

Hamilelik sırasında klasik müzik dinlemek bebeğin zeka gelişiminde çok fazla bir fark yaratmayabilir. Ancak bebeğinizle konuşmak çok önemli fark yaratacaktır. Dil öğrenimi daha anne karnındayken başlar. Bu konuda yapılan çalışmalar, hamilelik boyunca bebekleriyle konuşan ve / veya bebeklerine hikayeler okuyan ebeveynlerin bebeklerinin doğduktan sonra daha erken dönemde konuşmaya başladıklarını gösteriyor.
- Daha fazla uyuyun!

Hamile kadınların yaklaşık % 80’i uykusuzluktan mustarip olur. Karnında bir bebek varken aynı pozisyonda uyumak, uzun saatler boyunca rahat bir uyku çekmek hiç de kolay değildir. Hem idrara çıkmak zorunda kalmak, hem dayanılmaz sırt ve bacak ağrılar ile mücadele etmek elbette ki anne adaylarının uyku kalitesini düşürmektedir. Ama bir anne adayının sabahları iyi dinlenmiş bir şekilde uyanması hem kendisi hem de bebeğinin beden ve zeka gelişimi için inanılmaz derecede önemlidir.
Hamilelikte uyku anne adayının sadece ruh halini düzeltmeye ve bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda sağlıklı bir bebek doğurma şansını da artırır. Doğru miktarda uyku ile bebeğin beyninin rahim içinde düzgün bir şekilde gelişmesi mümkün olmakla birlikte, doğum sonrası gelişim sorunları yaşama riskini de düşürmektedir. Uzmanlara göre; hamilelikte yetersiz ve zayıf uyku ve depresyon, hem birlikte hem de ayrı ayrı doğum komplikasyonları için artan riskle yakından ilişkilidir. Hamilelik sırasında kaliteli uyku alabilmek sadece annenin sağlığı için değil, aynı zamanda çocuğunun sağlığı için de çok gereklidir.
- Doğuma ve bebeği kucağınıza almaya hazırlanın!

Tabii ki, bebeğiniz doğduğunda beyni hala gelişecektir. Bundan şüphemiz yok. Ama bebek için mümkün olan en iyi şartları daha doğum gerçekleşmeden önce hazırlamak ona çok güzel bir merhaba diyebilmek için çok önemlidir. Bu hazırlık hem bebeğin ihtiyaç duyabileceği, onun için gerekli olan malzemelerin alınması, ortamın hazırlanması hem de annenin bebeğini kucağına almak, onu çok sevmek ve mümkün olan en uzun süre emzirmek için psikolojik olarak hazır olmasını kapsamaktadır. Bir bebek sahibi olmak elbette ki yeni bir şey, ancak bunun en eşsiz deneyim olması için annenin sağlıklı bir ruh halinde olması çok önemlidir.
- Ses efektleri kullanmanın çok net bir etkisi olmadığını bilin, ancak sizi rahatlatıyorsa dinleyin!
Anne adayı karnına bağlı kulaklıklarla Mozart çalarak bebeğin beynini çok fazla geliştirebilir mi? Maalesef ki hayır. Anne karnındaki bebeklerin “Mozart etkisi” çeşitliliğinin ek uyarımına ihtiyaç duydukları ya da bunlardan faydalandıklarına dair sağlam bir bilimsel kanıt yoktur. Sıvı dolu rahim içine giren sesler çok net anlaşılabilir değildir, aksine boğuk ve çarpıktır. Bu biraz da kafa suyun içindeyken dışarıdan gelen seslerin duyulması şeklindedir. Daha iyi duyurmak için stereo ses seviyesini yükseltmek de sonunda annenin işitme duyusuna zarar verebilir ve sesi doğrudan doğmamış çocuğa kulaklık aracılığıyla iletmek bebeğin hassas kulaklarına kalıcı zarar verebilir. Zaten uzmanlar da, hamile kadınların yüksek yoğunluklu seslere, özellikle insan sesinden daha yüksek perdeli seslere uzun süre maruz kalmamalarını öneriyor. Ses eğer anne için çok yüksekse, muhtemelen bebek için çok yüksektir. Ama anne adayını rahatlatan, ona iyi gelen müziklerin dinlenmesinde bir sakınca olmadığı gibi, bebekte de rahatlatıcı etkisi olabilir.
- Daha akıllı beslenin!

Hamilelikte “iki kişilik beslenmek” gerektiği inanışı yanlıştır. Ama porsiyonları biraz artırmak doğru olabilir. Anne adayları yemek yerken hem kendisinde hem de bebekte gerçekleşen bir sürü dramatik değişiklikleri desteklemek için bazı besin maddelerine daha fazla ihtiyaç duyarlar. Anne rahmindeki bebek tek bir hücreden tamamen gelişmiş bebeğe dönüşünceye kadar olan bu inanılmaz yolculukta, beyin hücreleri özellikle en yüksek potansiyellerine ulaşmak için bazı maddelere özellikle ihtiyaç duyarlar.
Elbette ki, bebeğin en sağlıklı şekilde gelişimi için bu sağlıklı beslenmeye gebelik öncesinden başlanması çok daha iyi olur. Gebeliği takip eden doktorun tavsiyeleriyle doğum öncesi vitamin / mineral takviyesine ek olarak, günde beş veya altı porsiyon meyve ve sebze ve beş tam tahıl tavsiye edilir.
Sağlıklı yağ ve protein fetal beyin gelişimi için çok önemli olduğundan, alınan toplam kalorilerin içinde yağsız proteinler en az % 12 olmalı, yağ % 30’dan fazla ve şeker % 10’dan fazla olmamalıdır. Anne adaylarının sağlıklı bir diyete ihtiyacı var ve bu biraz da kilo almak demek olabilir. Zaten doğumdan sonra bu fazla kiloları vermek için bolca zamanı olacak.
- Azalan otizm riski için folik asit alın!
- B vitamini folik asidi olan bir doğum öncesi takviyesi almak gebelikte çok önemlidir. Folik asidin uzun zamandır sağlıklı beyin hücrelerinin oluşumunda önemli bir rol oynadığı bilinmektedir ve Amerikan Tıp Derneği Dergisi’nde yayınlanan son bir çalışmada, gebe kalmadan 4 – 8 hafta öncesinden başlayarak folik asit alan kadınların erken doğum, düşük gibi sorunları yaşama riskinin daha düşük olduğu görülmüştür. Aynı çalışmada, yeterince folik asit alan kadınların bebeklerinde otizm görülme riskinin % 40 daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Anne adayları beslenmesine daha fazla folik asit eklemek için; tam tahıllı kahvaltılıklar, mercimek ve ıspanak gibi yapraklı sebzeleri bolca tüketebilir.
- Bebeğin beyin gelişimini desteklemek ve otizmi önleyebilmek için Omega-3 yağ asitleri, özellikle DHA, aynı zamanda beyindeki elektriksel uyarıları ateşleyen ve vücudun geri kalanına mesaj gönderen sinirlerin üretimi üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Bu sebeple de gebelikte somon ve diğer yağlı balıklar, ceviz, öğütülmüş keten tohumu ve omega-3 ile güçlendirilmiş yumurtalar gibi yiyecekler bolca tüketilmelidir.
- Demir, bebeğin beynine oksijen taşıyan sağlıklı kırmızı kan hücrelerinin büyümesini desteklemeye yardımcı olduğundan gebelikte demir ihtiyacı artar ve mutlaka yeterince alınmalıdır. Demir için kırmızı et en iyi kaynak olmakla birlikte fasulye, ıspanak ve tofu gibi bitkisel gıdaların yanı sıra demirle zenginleştirilmiş tahılların da tüketilmesi önerilir.
- Yeterli meyve ve sebzeleri tüketemediğinden endişe eden anne adayları bunları mutlaka beslenme programına eklemelidir. Meyveyi sade olarak tüketmekte zorlananlar kurutulmuş meyveleri yulaf ezmesi ve salatalara ekleyebilir, sebzeleri püre haline getirip çorbalara ve soslara ekleyebilir. Her ne şekilde olursa olsun gebelikte meyve ve sebze tüketimi bebeğin beyin gelişiminde ve otizm riskini düşürmede çok önemli olduğundan bolca tüketilmelidir.
Zeka için kalıtım ne kadar önemlidir?
Uzmanlara göre; zeka, bir kişinin genetik yapısının ve içinde geliştiği çevrenin etkileşiminden kaynaklanmaktadır. Bizler doğanın zeka gelişimine katkısı üzerinde çok az kontrole sahibiz. Ancak bebek daha doğmadan önce rahimdeki ortam bu konuda kritik öneme sahiptir ve genellikle ebeveynler tarafından göz ardı edilir.
Madem genetik özellikler zeka gelişiminde bu kadar önemli, ailede genetik hastalık öyküsü olan potansiyel ebeveynler gebelikte tarama ve danışmanlık imkanlarından faydalanarak olası riskleri azaltmalılar.
Biyolojik zeka belirtileri, kalıtımın IQ’nun önemli bir belirleyicisi olduğunu öne sürüyor, ancak hem bunu tam olarak kanıtlayamıyor hem de zeka gelişimindeki tek unsurun kalıtım olduğunu iddia etmiyor. Zekanın biyolojik temeli söz konusu olduğunda, boyut ve hız önemlidir. Günümüze kadar kayıtlara geçmiş en büyük boyutta kafası olan insanın beyni ciddi anlamda zihinsel engelli birine ait olmasına rağmen, daha büyük bir kafa boyutu IQ derecesi ile az da olsa bağlantılıdır. Yani şuana kadar en büyük kafalı insan olarak kayda geçirilmiş kişinin çok ciddi bir zihinsel engeli varken, kafası daha büyük olanların daha küçük olanlara göre daha zeki olduklarını gösteren deliller de mevcuttur. Daha hızlı tepki süresi, sinirlerde dürtü iletimi ve beyin dalgalarının olağandışı seslere tepkisi de yine daha yüksek zeka ile bağlantılıdır.
Londra’daki King’s College Psikiyatri Enstitüsü’nde doktora yapan Richard Plomin’in yaptığı araştırma, yüksek zeka, okuma ve zihinsel engellilik durumlarını öngören belirli genleri tanımladı. Buna göre genetiğin IQ’daki farklılıkları ne ölçüde açıkladığı, yaşla birlikte değişirken; okul öncesi yıllarda zekada genetiğin etkisi yaklaşık % 40 iken, yetişkinlikte yaklaşık % 80’e yükselmektedir. Ani aslında akıllı bir bebek sahibi olma şansını artırmak için akıllı biriyle evlenmek en doğrusudur.
Gebelikte bebeğin zeka gelişimini olumsuz etkileyen potansiyel tehlikeler

Hayat içinde daha az belirgin olan düşmanlar, aslında gelişmekte olan bebeğin beyni için yüksek derecede ölümcül olabilir. Bunlardan biri eski boyalar ve işlevini yitirmiş sıhhi tesisattan kaynaklanıyor. Uzmanlara göre, daha eski evlerde, boyası dökülmüş, rutubetli evlerde yaşayan ailelerin mutlaka ortamdaki havayı ve suyu test ettirmeleri gerekiyor.
Kontamine sulardan elde edilen deniz ürünleri; elektronik devreler, metil cıva, kurşun, kadmiyum ve böcek ilaçları gibi beyin toksinlerini barındırabilir. Uzmanlar, özellikle hamilelikte yetkililerin yerel balık yemeye karşı uyarılarının ciddiye alması gerektiğini söylüyor. Anne adayları; kılıç balığı, kral uskumru, kiremit balığı ve toksik kimyasalları konsantre etme eğilimi gösteren diğer büyük okyanus balıklarından kaçınmalılar.
Gebeliğin özellikle ilk üç aylık döneminde; enfekte kedi dışkısı ile temas yoluyla bulaşabilen bir parazitten kaynaklanan kızamık veya toksoplazmoz gibi enfeksiyonlar embriyonik beyinde hasara yol açabilir. Bu nedenle hamile kadınlar hasta çocuklardan, hasta evcil hayvanlardan uzak durmalı ve çöp kutusunu mümkün olduğunca değiştirmekten kaçınmalıdır.
Endokrinologlar, hamilelikte tiroit hastalığı fark edilmeden bebeğe zarar verebilecek başka bir suçlu olduğu konusunda hemfikirler. Düşük tiroid fonksiyonu olan kadınların doğurduğu bebeklerin düşük IQ’ya sahip olma riski daha yüksektir. Aynı kadınlarda tiroit replasmanının yardımcı olup olmayacağı da halen araştırılmasına rağmen tam olarak bilinmemektedir.
Bazı kadınlar hamilelik sırasında ilk kez tiroidleri ile ilgili problemler geliştirir ve ortaya çıkan sorunları tedavi etmek önemlidir. Anne kanındayken çok yüksek veya çok düşük tiroid hormonu fetüse zararlı olabilir. Düşük tiroid hormon seviyeleri, daha sonra çocuklukta hafif IQ eksiklikleri ile ilişkilendirilmiştir. Araştırmacılar şu anda tüm hamile kadınlar için tiroid hormon taramasını önermemekle birlikte, risk altındaki annelerin tiroit seviyelerini basit bir kan testi ile izlemelerini öneriyorlar. Tiroit bezinin normal çalışmasına yardımcı olmak için günde 220 mcg iyot tüketilmeli, iyot da yoğurtta, sütte ve iyotlu tuzda bulunur.
Yukarıda anlatılan tüm bu faktörlere ek olarak; anne karnındaki bebeğin beyin hacminin, gelişiminin 35. haftada, 39. veya 40. haftalarda olması beklenenin sadece üçte ikisi kadar olduğu unutulmamalıdır. Yani bebek, anne rahminde ne kadar uzun süre kalırsa beyin gelişimi de o kadar iyi olacaktır. Bu bakımdan anne adayları daha zeki bir bebek dünyaya getirmek istiyorlarsa erken doğuma sebep olacak sigara, alkol, uyuşturucu, zararlı kimyasallar, aşırı stres, ağır taşıma, fazla yorulma gibi olumsuz koşullardan kaçınmalılar. Ayrıca tansiyon ve diyabet gibi ciddi hastalıkları da doktor kontrolünde yönetebilmeliler.