Bazı araştırmalar, tüp bebek tedavisiyle gebe kaldıktan sonra, normal yolla gebe kalmaya göre düşük riskinde hafif bir artış olduğunu göstermektedir. Bu riskin ne kadar arttığı ise yapılan araştırmalara göre değişiklik göstermektedir.
Amerikan Gebelik Derneği tarafından verilen bilgilere göre doğal yollardan gebe kalan sağlıklı kadınların çoğunda düşük yaşama riski yüzde 10 ila yüzde 25 arasında değişiklik gösteriyor ve ortalama olarak yüzde 15 ila yüzde 20 arasında düşük yaşanıyor. Ancak 2003 yılında yapılan bir araştırmaya göre tüp bebek tedavisi gören ve tek bebeğe gebe olan kadınlarda düşük riski neredeyse yüzde 22 oluyor. Yani buna göre tüp bebek tedavisi gören ve tek bir embriyo ile gebe kalan kadınlarda düşük yapma riski biraz artmış görünüyor. İkiz gebeliklerde ise fetüsün kalp atışı tespit edildikten sonra gebelik riski çok daha az oluyor. Bu araştırmadan çıkarılacak sonuç, tüp bebek tedavisinden sonra elde edilen ikiz gebeliklerde bebeklerin hayatta kalma şansının daha yüksek olduğu oluyor.
Tüp Bebekte Düşük Belirtileri
Gebeliğin ilk 20 haftada kendiliğinden sona ermesi düşük olarak isimlendirilir. Araştırmalara göre gebeliklerin yüzde 10 ila yüzde 25’i düşük ile sonuçlanmaktadır. Kimyasal gebelik ise tüm düşüklerin yaklaşık yüzde 50 ila yüzde 75’ini oluşturmaktadır. Kimyasal gebelik, yerleşme gerçekleştikten kısa süre sonra gerçekleşen düşüktür ve sonuç olarak adet kanamasının beklendiği tarihlerde düşük gerçekleşir. Pek çok kadın, kimyasal gebelik yaşadığında gebe kaldığının farkında olmamaktadır.
Gebelik belirtilerinden herhangi birini yaşamanız durumunda bir an önce doktorunuzla iletişime geçmelisiniz. Düşük yaşadığınızı gösteren belirtiler arasında şunlar olabilir:
- Orta ile yoğun derecede sırt ağrısı (genelde adet sancılarından kötüdür)
- Kilo kaybı
- Beyaz-pembe mukus
- Gerçek doğum sancıları (her 5 ila 20 dakikada bir gelen çok ağrılı sancılar)
- Doğum sancılarıyla birlikte ya da sancılar olmaksızın görülen kahverengi ya da kırmızı kanama (tüm gebeliklerin yüzde 20’si ila yüzde 30’unda erken dönemde kanama görülebilmektedir ve bunların yüzde 50’si normal gebelikle sonuçlanmaktadır)
- Vajinadan pıhtı benzeri doku gelmesi
- Gebelik belirtilerinde ani bir azalma
Düşüklerin çoğu, gebeliğin ilk 13 haftasında gerçekleşmektedir. Gebelik oldukça heyecanlı bir süreçtir, ancak düşük meydana gelme olasılığına karşın konu hakkında bilgilenmeniz önemlidir.
Tüp bebekte düşük nasıl anlaşılır?
Düşük, kendini çeşitli belirtilerle belli edebilmektedir. Bazı kadınlar, adet sancısı gibi ağrı ve kanama yaşarken bazı kadınlarda ise belirti görülmemekte ve düşüğün gerçekleştiği ultrason sırasında anlaşılmaktadır. Tüp bebekte düşük yaşanması halinde görülen belirtiler, doğal yoldan elde edilen gebeliklerle aynı belirtilere sahip olmaktadır.
Tüp bebekte düşük neden olur?
Uzmanların, artan düşük riskinin nedeninin mutlaka tüp bebek tedavisiyle ilgili olduğunu düşünmediklerinin altını çizmek gerekir. Tüp bebek tedavisinden (veya başka bir doğurganlık tedavisinden) sonra artan düşük riski daha çok doğurganlık tedavisinin altında yatan nedenlerden kaynaklanmaktadır. Yani başka bir deyişle, tüp bebek tedavisine ihtiyaç duyan hastalar, düşük açısından daha yüksek bir risk kategorisinde olan hastalar olabilir.
Düşük riskini arttırabilecek etkenler arasında şunlar bulunabilmektedir:
İlerleyen yaş: Tüp bebek tedavisi gören kadınların yaşı genelde doğal yoldan gebe kalan kadınlara göre daha büyük olmaktadır. İlerleyen gebelik yaşı, düşük açısından daha yüksek risk ile ilişkilendirilmektedir. Örneğin, Amerikan Gebelik Derneği’ne göre 35 ila 45 yaşları arasında olan kadınların yüzde 20 ila yüzde 35 arasında düşük riski olurken 45 yaşın üstünde bu risk yüzde 50’lere kadar çıkmaktadır.
Altta yatan sağlık sorunları: Tüp bebek tedavisi gören kadınlarda, altta yatan sağlık nedenleri olma olasılığı daha yüksek olduğu için bu sağlık sorunları, düşük riskinin daha yüksek olmasına katkıda bulunabilmektedir.
Erken farkındalık: Tüp bebek tedavisi gören kadınlar genelde döngülerine daha yakından dikkat etmekte ve gebe kaldıklarını çok daha önce öğrenmektedir. Doğal yollardan gebe kalan kadınlar ise özellikle gebe kalmayı beklemiyorlarsa gebe kaldıklarının bu kadar erken bir dönemde farkında olmayabilir. Gebeliğin ilk haftalarında düşük riski en fazla olduğu için doğal yoldan gebe kalan kadınlar, gebe kaldıklarını fark etmeden düşük yapabilirler. Bu duruma genelde kimyasal gebelik adı verilir.
Yumurtalıkların uyarılması: 2004 yılında yapılan bir araştırma, yardımcı üreme teknikleri kullanılırken yumurtalıkların uyarılma miktarının da düşük riski üzerinde rolü olduğunu göstermiştir. Araştırmacılar, daha yüksek yumurtalık uyarımı ile daha yüksek düşük riski arasında ilişki olduğunu görmüşlerdir.
Tüp Bebekte Düşük ve Beta HCG
Embriyo, tutunmadan önce hCG denilen hormonu üretir. Sonrasında bu hCG, annenin kan akışına karışarak rahim içi tabakayı korur ve progesteron seviyelerinin yüksek olmasını sağlar. Gebelik bu şekilde ilerler.
İlk trimesterde hCG, her 48 saatte bir iki katına çıkar. 20. hafta civarı en yüksek seviyesine çıkan hCG sonrasında azalmaya başlar. Bu nedenle hCG değeriniz referans değerleri arasında bulunuyorsa gebeliğin devam etme şansı yüksektir. Ancak yine de hCG değerlerinin canlı doğum konusunda kesin sonuçlar sağladığı söylenemez. Bu nedenle doktorunuz, ultrason ile daha net sonuçlar elde edebilir.
Sonuç Olarak
Ancak tüp bebek tedavisine ihtiyacınız varsa tedavinizi devam ettirmekten vazgeçmemeniz gerekir. Durumunuza en uygun olan planı geliştirmek için doktorunuzla konuşabilirsiniz. Hatta preimplamantasyon genetik tanı (PGT), geçmişte düşük yaşamanız halinde ve özellikle 40 yaşın üstündeyseniz ve tüp bebek tedavisi görüyorsanız, düşük riskinizi azaltabilmektedir. Örneğin, 2006 yılında yapılan bir araştırmada 100 tüp bebek merkezinde 2 binin üzerinde tüp bebek döngüsü incelendi. PGT’nin 35-40 yaşlarında olan kadınlarda düşük riskini yüzde 19’dan yüzde 14’e, 40 yaşın üstünde olan kadınlarda ise yüzde 41’den yüzde 22’ye düşürdüğü görüldü.